Mevcut sakatlarla birlikte perşembe günü oynanacak Hamburg maçı öncesi dinlenenleri hesaba katarsak zaten sahaya çıkacak 11 çok önceden belliydi. Ben Lincoln'ün Trabzon'a bile götürüleceğinden kuşkuluydum ama yönetim sanırım "Ne şiş yansın ne kebap" misali, olası büyük bir krizi teğet geçmek adına bu yolu tercih etti ve Lincoln'ü kulübede oturttu. Tercih şöyle de olabilirdi: Bülent hoca, sağ bek için Serkan Kurtuluş'la başlayıp önüne Sabri'yi monte edebilirdi. İddia ediyorum Serkan orada olsaydı Alanzinho'yu o kadar serbest bırakmaz, golle sonuçlanan o şutu çektirmezdi. Galatasaray oyunun başında Baros ile ciddi bir pozisyon buldu. Baros-Song mücadelesinde yerde kalan Baros'tu. Bana göre pozisyon kırmızı kartı gerektirirdi. Hakem Yunus Yıldırım, faul bile vermedi. Dönen pozisyonda zaten Alanzinho ile Trabzonspor öne geçti.
Lig sürprizlere açık Galatasaray'ın Baros ile bulduğu gol öncesinde de tartışılır pozisyon vardı. Mehmet Güven, Alanzinho'yu yere indirdi, faul ve kart bekledim ancak hakem Yunus Yıldırım'ın 'Devam' dediği pozisyonun devamında Baros skoru eşitledi. Elektrik kesintisi nedeniyle maçın yaklaşık 8 dakika durması ilginçti. Maç genelde sıkıcı değil, tempolu geçti. İki tarafın da golle sonuçlanmayan sayısız pozisyonu vardı. 60 ile 70. dakikalar arasında Galatasaray, kalesine müthiş yaslandı. Trabzonspor ciddi gol pozisyonları yakaladı. Gol Trabzon'dan beklenirken Arda, Galatasaray'ı öne geçirdi. Oyunda 4 dakika kalan Yaser'in gördüğü kırmızı kart kesinlikle ağırdı. Colman'ın beraberlik golünde de Alanzinho'nun çabası vardı. Sonuçta Galatasaray ayağına kadar gelen üç puanı elinin tersiyle tepti. Ama ben, şampiyonluğa oynayan bir takımdan evinde alınan bir puanı sarı kırmızılı takım açısındankazanç görüyorum. Ligin zirvesinin de daha çok sürprizlere gebe olduğunu hatırlatmak istiyorum.