2009 yılının en iyi performans sergileyen takımı Beşiktaş, ikinci takımı ise Gençlerbirliği. Dün İnönü'de oynanan futbol bu iki takımın performansının tesadüf olmadığını gösterdi. Futbol kalitesinin alt seviyelerde dolaştığı ligimizde dünkü maçın temposu izleyenlere zevk verecek kadar iyiydi. İlk 60 dakika iki kurt teknik adam Mustafa Denizli ve Samet Aybaba, fazla risk almadan golü düşünen bir yapıdaydı. Bir futbol takımında yedek kulübesinin önemi büyüktür. Oyun kilitlendiği anlarda teknik adamların sığınacağı adres yedek kulübeleridir. Aybaba, kulübesine baktı ve aradığı kilidi bulamadı. Ancak Denizli baktığında Yusuf ve Holosko başta olmak üzere birçok sonucu değiştirebilecek ek silaha sahipti. Ve beklenen hamleyi 61'de yaptı. Nobre ve Delgado'yu aynı anda oyundan çıkarıp yerlerine Yusuf ve Holosko'yu soktu. Bu hamle oyunun seyrini değiştirdi ve Beşiktaş'a galibiyeti getirdi. Ama Beşiktaş'ın attığı ilk gol Yusuf'un ara pası Holosko'nun ortasıyla 3 dakika sonra Ernst'in ayağından gelmesi bir teknik adamın zekâ kadar şansın da ne kadar önemli olduğunu ortaya koydu.
Beşiktaşlı üst kimlik Dün gece İnönü iyi bir Beşiktaşlı olan Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül'ü ağırladı. İnönü'de Cumhurbaşkanımız Gül'ü görünce 'Beşiktaşlılık 106 yıllık güçlü mazisiyle üst bir kimlik" fikri aklıma geldi. Sayın Gül gibi kendisinden önceki Cumhurbaşkanlarımız Sayın Ahmet Nejdet Sezer ve Sayın Süleymen Demirel'in de Beşiktaşlı oluşu, siyah-beyazlı camia açısından bir gurur vesilesi olmakla birlikte, son üç Reisi Cumhurumuzun da "Siyah-beyazlı renklere gönül vermesi" Türkiye için önemli bir fotoğraf arz ediyor.