Kayseri'de Aragones'i görünce hışımla yanına gidip, "Tekiyaro teamo" dedim ve eline yapışıp şapırdattım.
Aaaaa, vallahi vazgeçmem billahi vazgeçmem. Gavur ellerinde talim terbiye tedrisat kurs burs gördüm tamam. 72 memleket gezdim, lisanlar öğrendim ona da amenna. Saraylara, krallara, hanlara, sultanlara habere gittim, izledim, gözledim, etkilendim eyvallah. Amma velakin örfümü, adetimi, harsımı, gelenek ve de göreneklerimi unutmam
uygularım aga. Yerde ekmek kırıntısı görsem öper başıma koyarım. Kara kedi görünce saçımı çeker tahtaya tıklarım. Gece tırnak kesmem, merdiven altından geçmem, sofrada ıslık çalmam, evde bela okumam.
İŞTE BU YÜZDEN Diyeceğim odur ki "oryantalist" takılır, ata yadigarı, toplum nasihatı ne varsa tatbikatını yaparım. İşte bu yüzden "öptüm Dede'nin elini." Baktım Kayseri Hilton Swissoteli, kat 1 kafesinde Dede Aragones oturuyor. Eh Saatli Maarif Takvimi'nde de "Bugün mübarek Mevlit Kandili" yazıyor. Hışımla yanına vardım. Tercümanı vasıtasıyla "bizde kandiller ne kutsaldır ne muazzamdır" onu anlattım. Ardından da ver elini öpeceğim dedim, yapıştım Dede Aragones'in eline şapırdattım, alnıma götürüp işi tamamladım.
BALTAYI TAŞA VURDUM Biraz daha şirinlik yapmak için manasını bilmesem de nasıl söyleneceğini bildiğim 2 İspanyolca cümleyi de kurdum kendisine. - Hello Granddad (bu kısım İngilizce, merhaba dede anlamında) - Hello Ve ilk İspanyolca cümlem: - Tekiyaro teamo - !!!!!!!!! Suskun duruyor biraz da halli halli çevresine bakıp bıyık altından gülümsüyor. Ben yine ne anlama geldiğini bilmediğim ikinci cümleyi de kuruyorum - Kuanto se kome akiiiy Bu defa hemen kıpırdıyor yerinden Aragones. Az ötedeki garson çocuğu çağırıp bana kulüp sandviç ısmarladı. Sonradan da o tercüman çocuk söyledi. İlk cümlem "Seni seviyorum" anlamına gelirmiş, Dede o yüzden paniklemiş, ikincisinde de "Karnım aç" demişim meğersemse. Ne bileyim yahu, ilkini bi filmden ikinciyi de Avarel Dalton'un sözlerinden, Red Kit'ten aparmıştım.