_Beşiktaş, 5 dakika içinde gelen gollerle İstanbul BŞB engelini de aşıp yoluna devam etti. Ballı badem... Mustafa Denizli ballıdır ama hayatta bu sene ki kadar ballı olmamıştı. Hakemlerimiz de Fenerbahçe kadar olmasa da özellikle Galatasaray'ın bu sert çıkışından sonra nedense Beşiktaş'ı fena halde desteklemeye başladılar. 'Galatasaray ile arası açılan federasyon, Beşiktaş'ı yanına almaya mı çalışıyor' diye aklımdan geçmiyor değil. Beşiktaş lehine öyle kararlar veriyorlar ya da görmezden geliyorlar ki inanamıyorum! Hakem hocalarının da futboldan ne kadar bi haber olduklarını görüyorum. Nobre'nin iptal edilen golü kesin ofsayt. Buna 'ofsayt değil' diyen hakemin, hakemliğini iptal ederim. Topun ortalandığı yönde ve aktif alanda bir adam yarım metre önde duruyorsa, Nobre'nin geriden gelip topa vuruyor olması ofsaydı ortadan kaldırmaz. Ofsayttaki oyuncunun oyuna müdahalesi yoksa ve kaleciye herhangi bir engellemesi yoksa o zaman pasif ofsayttır. Aktif alanın içinde ve topun da tam ortalandığı yerde bir adam duracak ve yan hakem bayrak kaldırmayıp bekleyecek, 'Belki geriden biri fırlar da gol olsun' diye. Yazdıkları bu! Hakemlikten anladıkları buysa, hakemliklerine şaşayım. Bir tek Erman hoca doğruyu söylemiş. Hakem hocaları dahil, bunların hakemlikten falan haberleri yok. Hakemlere kızıyoruz ama hocaları buysa talebeleri de bu olur. Gökhan Zan'ın attığı golü, Gökhan Zan atmadı, Newton attı. O havaya dikilen top nasıl yere düşerken kalenin içine gitti anlamadım. Ama bana kalırsa Gökhan Zan da ofsayt, kaleye girmeden evvel göğsü ile dokunan Bobo da ofsayt. Çifte katmerli bir ofsaydı yediler ve Beşiktaş o golle maçı kazandı. Maçın içinde verilmiş verilmemiş 100 toptan 80'ninde Beşiktaş'ın lehine hakemin yorumu. Yan hakemlerin yorumları da öyle.
BEN BLAZER GİYMEM _Ligin üstünde yer alan takımlar arasındaki fark 5'e düştü ve zirve iyice ısındı. Lig sonuyla ilgili bir tahmininiz var mı? Hiçbir takım istikrarlı futbol oynamıyor. Hiçbir takım güvenilir top oynamıyor. Hiçbir takımın bir oyun standardı yok. Standardın olsa da futbol her türlü sonuca açık bir oyun. En istikrarlı top oynayan ligin lideri, sonuncuya yenilebilir. Middlesbrough küme düşmeye oynarken, kalkıp Liverpool'u yenebiliyor. Futbolda bu olabiliyor. Bir de bizim gibi üç gün evvel oynadığı futbol, 3 gün sonraya uymayan bir ligde her şey olabilir. Ne zaman lig biter o zaman bana sorarsın 'Hıncal ağabey kim şampiyon oldu' diye. Ben de o zaman söylerim.
_Tüm bu şartlara rağmen 'Şu takım aradan sıyrılabilir' diyeceğiniz bir takım yok mu? Bu sezon mesela teknik direktörlük deneyimim olmadığı halde Galatasaray'ın hocası ben olsaydım... Orada bir kişiyi dandikten teknik direktör gösterip, alakasız bir adamı blazer ceketle orada tutuyorlar ya 'teknik direktör' diye böyle dümen de yapılıyor Türkiye'de biliyorsun. Ne bileyim Cevat hocanın diploması var 'teknik direktör' diye federasyona bildirilir, ben de Cevat hocanın yanında blazer ceket giymem de hırkamla dursaydım; Galatasaray şu anda 10 puan farkla öndeydi. Çünkü Galatasaray'ın elindeki kadro öbürlerinin hepsine fark atar. Şu anda Galatasaray'ın sakatlarından bir 11 yapsam sahaya çıkan 11'e 5 çeker. Buna rağmen Galatasaray sahaya eksiksiz 11 kişi çıkarıyor hâlâ!.. Sahaya çıkan 11'e baktığın zaman bu takımda 'şu eksik' diyemiyorsun. Böyle bir kadro ile Galatasaray bilmem kaç puan gerilerde. Düşünebiliyor musun, böyle bir ligde tahmin yapmak... İşine bak!..