Şampiyonluk yolunda kazanılan her puan değerlidir. Oyunun iyi mi kötü mü olduğuna bakılmaz. Bu açıdan bakarsak Beşiktaş altın değerinde üç puan kazandı. Rakipleri karşısında avantajlı duruma geçti. Yenilgi ya da beraberlik halinde alınacak yarayı düşündüğünüzde kritik ve önemli bir galibiyet olduğunun gerisinin teferruat olduğu da söyleyebilir.
İstanbul üstündü Ancak bir de madalyonun diğer yüzü var. Beşiktaş kendi sahasında, kendi seyircisi önünde ortaya koyduğu futbol gelecek haftalar için alarm vermeye devam ediyor. Bu oyun yapısıyla devam edilirse her an kaza yaşanabilir. Maça baktığımızda ilk 60 dakika oyun orta sahada gelişti. Her iki takım da kanatları yerinde kullanamadı. İstanbul BŞB'nin özellikle ilk 45 dakikada daha üstün olduğunu ve pozisyon bulduğunun altını çizelim. Orta sahayı 5 futbolcuyla kalabalık tutup, topu daha iyi kullandılar ve pozisyon buldular. Bunda Mustafa Denizli hocanın yeniden 4-1-4-1 sistemine dönmesinin payı vardı. Delgado ile başlaması orta sahada Ernst-Cisse ikilisinin bozulmasını beraberinde getirdi. Delgado verimli olamayınca ortada yalnız kalan Ernst yükü kaldırmakta zorlandı. Bu yüzden çok koşmak zorunda kaldı.
Hakan yıldızlaştı İkinci yarı özellikle Delgado'nun oyundan çıkıp Holosko'nun oyuna alınması Beşiktaş'ı hareketlendirdi. Ancak beraberliği sağlayan İstanbul BŞB oyunu soğutlaya başladı. Bu noktada hem taraftarın, hem de Beşiktaşlı oyuncuların alkışlanacak hırsı ortaya çıktı. Bu dakikada, bu streste maçı çevirmek her babayiğidin harcı değil. İkinci gol ofsayt olsa da Beşiktaşlı futbolcuları maçtaki son 30 dakikadaki oyundan dolayı alkışlamak gerek. İlk 60 dakikadaki kötü futbolu unutmadan. Maçın yıldızının Hakan Arıkan olduğu bir ortamda maçı seyircinin baskısının kazandırdığını düşünüyorum.