Sana basit bir şey söyleyeyim. Galatasaray- Antalya maçı. 1-0 Antalya galip. Beşiktaş-Trabzon maçı 1-0 Trabzon galip. Yani Beşiktaş'ın rakibi Trabzon, Galatasaray'ın rakibi Antalya. İki maçı da seyrediyoruz. Bir an için bir kişi penaltı kazansa dahil Galatasaray'ın gol atıp puan kazanacağını düşünmüyor. Öte yandan rakip Trabzon olmasına rağmen herkes Beşiktaş'ın gol atmasını bekliyor. Farka bakar mısın? Beşiktaş kaybedebilir, Galatasaray kazanabilir önemli değil. Ama bırakılan izlenime bak. Galatasaray, Antalya'ya mağlup ve Galatasaray'ın beraberliği kurtaracağına inanan yok. Beşiktaş, Trabzon'a 1-0 mağlup 'Beşiktaş bu maçı yitirmez hatta kazanır' diyenler de yüzde 90. Çünkü ortaya konan futbollar, ortaya konan ruh, kazanma ve mücadele azmi kendini gösteriyor. Galatasaray dağılmış, bitmiş, mücadele dahi etmeyen bir zavallılar topluluğu. Başındaki antrenörü ve menajeri yüzünden.
DENİZLİ İZAH ETSİN Öte yanda iki tane değişiklikle Beşiktaş'ı bambaşka bir hüviyete sokup Trabzon'u allak bullak eden bir takım haline getiren Mustafa Denizli. Ha o Denizli ilk yarıyı niye pısırık oynadı, niye hâlâ korkaklığına devam ediyor. Niye hâlâ Holosko sakatken, kadroda yokken, Bobo ve Delgado gibi iki adamı yanında oturtarak maça başlıyor bunu da anlamak mümkün değil. Tribünde olsam borazanla bağırırdım elimde "Hoca korkunun ecele faydası yok" diye. Korkak bir Mustafa Denizli'ye ben tahammül edemiyorum ama adam bir türlü yüreklenemiyor. Trabzon o golü atmasa belki de o maç 0-0 biterdi. 'Trabzon galip' diye mecburen yaptı sanki ikinci devrenin başında o iki değişikliği. Birden oyun değişti. Ezdi, sildi, süpürdü Trabzon'u. Ben Trabzon'un hiçbir maçta bu kadar ezildiğini görmedim. 5 olurdu o maçın ikinci devresi. Peki niye 90 dakika böyle oynamıyorsun Mustafa hoca bana bir izah etsene? Bana bir izah et. Bu kadar yakın arkadaşımsın.
ÖDÜ PATLIYOR Hastalandığımdan beri beni her gün aradın. Ben seni bu kadar eleştiriyorum. Hem televizyonda, hem burada. Bir de 'Ben bunun için tek forvet oynatıyorum. Benim şu yüzden cesaretim yok. Bu yüzden 4 tane ön libero ile oynuyorum. Bu yüzden 8 stoperle oynuyorum. Kurallar izin verse Rüştü'nün yanına bir kaleci daha koyacağım' de. Bir anlat bakalım bana. Ben de sana sorayım 'Hocam sen hücum futbolunu getiren adam değil misin, ne oldu sana' diye. Bu konuda bir tek kelime konuşmadık Mustafa hoca ile. 'Ama Hıncal hocam ya bana bu kadar laf ediyorsun ama bak ben sana anlatayım. Bunun altında şu var' demez mi adam? Çünkü diyecek lafı yok biliyor. Bana diyecek lafı yok. Dediklerini yutmayacağımı biliyor. Kendisini çok iyi tanıdığımı bildiği için o da beni çok iyi tanıdığı için bu korkak futbolu bana izah edemeyeceğini biliyor. Hocanın yüreğine korku girmiş. Türkiye'nin en korkusuz adamının yüreğine korku girmiş. Ödü patlıyor 'yenileceğim' diye, onun için beraberliğe razı.