29 Mart 2009 tarihine, bugün itibarıyla tam elli gün var. Yazacağım yazının tam zamanı diye düşünüyorum. Malum, önümüzde mahalli seçimler var, adaylar arzı endam etmeye başladılar bile. ABC partilerinin içinde, ABC adayları değil, spora yakın adaylar tercihimiz olsun. Önümüzdeki bu elli günlük süre zarfında o kadar söylem, söz, uçuk kaçık vaat, "cak"lı "cek"li laf duyacağız ki seçmen olarak "Vay be, bir oyumun ne kadar önemi varmış!" diyeceğiz. Doğrudur, bir oyumuzun çok önemi var. Ben, spor penceresinden bakıyorum; sporumuzun geçmişi, geleceği, yakını, uzağı yönünden çok önemi var. Siz sporseversiniz, sizin için çok önemi var.
Gerçekçi ve dürüst adayları, güvenilir ve yapılabilir işleri tenzih ederiz. Millet olarak, sporseverler olarak bu dönemlerdeki yalanlarla çok kandırıldık. Artık yeter! Elbette adayların dürüst ve güvenilir kişiler olmaları, makul ve mantıklı vaatlerde bulunmaları en önemli seçme ölçütlerimiz içinde yer almalı ama onlarda arayacağımız niteliklerin başında, spor ve sporcu dostu olmaları da gelmelidir. Yoksa gökyüzünü bile getireceğini(!) vadeden adaylar daha çoook seçimde yine "Düşün peşime!" der, bizi kandırmaya devam eder. Bizim de kızmaya hakkımız olmaz. Kendimizi ve kentimizi, çocuklarımızı ve geleceği düşünüyorsak sporun içinden gelen, icraat olarak spora öncelik tanıyan kim ise seçimde de önceliğimiz o olmalı. Onlar aday ama seçici biziz. Spora yakın olan, bize de yakın olur.