Beşiktaş-Antalya maçıyla birlikte futbolumuzun çözemediği iki büyük sorunu yine tartışmaya başlayacağız. Biri küfür, diğeri seyircisiz oynama. Sakın kimse bunu sadece Beşiktaş'ın sorunu falan zannetmesin. Bildiğim kadarıyla Fenerbahçe ve Galatasaray da limitlerdeler. Yani seyircisiz oynama cezası yarın onların da kapılarını çalacak. Dolayısıyla tartışma büyüyecek. Küfür suçu ve seyircisiz oynama cezası garip bir çıkmaz sokağa benziyor aslında. Seyirciye ceza vermesen küfür artıyor, seyircisiz oynattığında ise kulüp yanıyor. Ayrıca kötü tezahüratı önleme konusunda tek yetkili sadece kulüplermiş gibi davranılması ise sorunu daha da büyüten en önemli noktalardan biri. Bazı temsilcilerin işbilmezliği, PFDK'nın kraldan fazla kralcı oluşu konuyu iyice içinden çıkılmaz hale getiriyor. Yıllardır söylenen tirbün şarkılarını bile rapor edip kulüplere ceza aldıran bazı temsilciler sayesinde iş iyice çığırından çıkıyor. Oysa o temsilci de biliyor ki, yeryüzünde hiçbir kulüp, tribündeki 30 bin insanın ağzına bant çekemez! Öyleyse raporu yazarken bu ayrıntıyı gözden kaçırmamak gerek.
Tek çözüm ceza değil Öbür taraftan yine ağır ceza gerektiren sahaya yabancı madde atılması olayı da benzer bir çelişkiler yumağı içinde. Yine hep birlikte kabul etmeliyiz ki hiçbir kulüp, sahaya yabancı madde atılmasını önleyemez. Ancak yine kabul edebileceğimiz gibi, her kulüp sahaya yabancı madde atanları yakalayıp güvenlik güçlerine teslim edebilir. İşte bu nedenle sahaya yabancı madde atıldı diye anında cezayı yapıştırmak yerine kulüp suçluyu caydırma yönünde gerekeni yapmış mı, suç gerçekleşince faili yakalayıp güvenlik güçlerine teslim etmiş mi buna da bakılmalı. Bunu yapmaz ve sadece sahaya yabancı madde atılmasını ceza vermek için yeterli görürsek, kulüpleri önleyemeyecekleri suçlardan dolayı infaz etmiş oluruz ki, bu en başta kötü niyetli provokatörlere bayram ettirir. Her neyse, en güzeli kötü tezahüratın ve diğer olayların hiç olmaması ama bu mümkün değil. Biz tartışırken küfür ediyorsak, evde küfür varsa, sokakta varsa tribünde de olacaktır. Önemli olan bunu en aza indirmek, organize yapılmasını önlemektir. Bunu da sadece ceza vererek yapmanın mümkün olmadığını 15 yıldır anlamadık, umarım bir an önce anlayabiliriz.