İlk yarının son haftasıyla birlikte ligin ikinci yarısı başlıyor... Ligin tepesinde müthiş bir yarış yaşanacağına kuşku yok. 'Böyle bir tempoyu hakemlerimiz kaldırabilir mi' derseniz, 'inanılmaz şüphelerim var' derim. Ne MHK ne de hakemler bu tempoyu kaldıracak gibi görünüyorlar. MHK çok pasif, her hafta karar değiştiriyor. Hani Kuddusi Müftüoğlu'nun Konya-Fener maçında Önder'in attığı golde üç-beş saniye içinde üç farklı karar vermesi var ya, MHK'nınki de o hesap. Rüzgara göre yön değiştiriyorlar. Bu nedenle işleri zor. Aziz başkanın isteğini yerine getirerek tarihi bir kapı açtılar. Aynı kapıdan Adnan Polat, Yıldırım Demirören ya da Sadri Şener'in de girmesi kaçınılmaz. Oğuz Sarvan eline terazi alıp şov yapıyor ama görünen o ki bu işi götürmesi mümkün değil...
Başta Dereli ve Aydınus MHK böyle peki ya hakemler nasıl? Tam fiyasko! Adamlar yaptıkları hataların, yaktıkları canların bile farkında değiller. Kendilerini eleştiren medyaya yüklenip prim yapma peşindeler. Sen aynı pozisyonu aynı maç içinde bile farklı yorumla, can yak, takımların kaderiyle oyna, milyonlarca insanı ağlat ama kimse seni eleştirmesin. Arkadaşların istedikleri bu. Dikensiz gül bahçesi. Yok öyle dava. Onlar bizleri şüpheye düşürecek hataları sürdürdükçe biz de ağır eleştirilere devam edeceğiz. Beni korkutan başta Selçuk Dereli ve Fırat Aydınus olmak üzere bu arkadaşların kendi durumlarının farkında olmamaları. Hâlâ zeytinyağı misali üste çıkma gayretindeler. Entel-dantel kesimin kullandığı "Bizi eleştirenler üzerlerindeki formaları çıkarsın" geyiğine başlayarak yeni bir sayfa da açmış oldular. Bunda sonra daha sıkı takipçileriyiz. Bir hakem, hakkaniyetli yarış isteyen, buna göre izleyen, araştıran ortaya somut deliller koyup şaibeleri gündeme getirenlerden rahatsız oluyorsa onun başka rahatsızlığı var demektir! Şu devre arası semineri çok iyi oldu aslında. Bundan sonra her gazeteci ligi ve hakem hatalarını çok daha sıkı şekilde takip etmek zorundadır.