Son bir aydır yaptığım araştırma insanların kafasında, Fenerbahçe'nin Beşiktaş'ın şampiyonluklarına engel oluyor gibi bir hava oluşturmuş olacak ki birçok Fenerbahçeli okurum bu konuda site etti... 'Beşiktaş'a en büyük zararı Galatasaray vermiştir ve siz bunları yazmıyorsuz' diye de eklediler. Sanırım yine elmalarla armutlar karıştı. Ben sadece 2003-04 sezonundan bahsediyorum. O dönem Fenerbahçe lehine, Beşiktaş aleyhine tecelli etmiştir hakem hataları. Ancak futbolumuzun son 20 yılına bakacak olursak Beşiktaş'a saha dışında en büyük zararı Galatasaray vermiştir! Benim hatırladığım üç şampiyonluk kupası yolunu şaşırıp Akaretler'den, Hasnun Galip'e gitmiştir! Üstelik bazı olaylar artık iddia olmaktan çıkmış durumda. Malatya'ya giden TOFAŞ'lar gibi... Vahap Beyaz'ın İstanbulspor maçında Ahmet Çakar'ın Galatasaray derbisinde verdiği penaltılar başka bir kupanın yolunu şaşırmıştır vs.. Dolayısıyla birilerinin, her alanda varmış gibi göstermeye çalıştıkları Beşiktaş-Galatasaray kardeşliği muhabetti palavradır... Uydurmadır. Şimdi bazıları Yıldırım Demirören'in "Biz kupayı alalım Galatasaray şampiyon olsun" ayıbını hatırlatacaktır. Evet başkan bu konuda tarihi bir saçmalık yapmıştır ama bu komediyi savunan başka bir Beşiktaşlı bulamazsınız.
Tek gücüm kalemim Açıkçası Beşiktaş camiasının büyük bölümü bu konularda sportmence davranıp kendi yönetimlerine de isyan etmekten gocunmadılar. Ancak benzer yanlışlarda ya da hakem hatalarında ezeli dostların aynı şeyi yaptığını söylemek mümkün değil. Aslında boş yere lafı uzatıyorum. Manzara gayet açık. Biraz arşiv karıştıran, Galatasaray ve Fenerbahçe lehine yapılmış yüzlerce hakem hatası bulur. Beşiktaş'a çamur atmak isteyen ise ıkınır, sıkınır ve 100 yıllık tarih içinde malzeme yapabileceği bir iki maç ya bulur, ya bulamaz. Manzara bu kadar nettir. Bu ülkede yıllardır ezeli rakipleri rüzgarı arkalarına alarak oynarken, Beşiktaş hep rüzgara karşı koşmak zorunda kalmıştır. Trabzonspor için de bu durum geçerlidir. Anadolu takımlarını ise hiç saymıyorum bile. Onlar fırtınaya karşı koşmak durumundalar. İşte benim tezim bu, karşı çıkabilecek done getirenin de alnını karışlarım. Dolayısıyla yapılan haksızlıkları yazmamdan da kimse rahatsız olmamalı. Kamu vicdanını rahatsız eden her ne varsa, ben bunu yazarım. Ne entel maskesi takarım yüzüme ne falanca yönetici ya da başkana göbek bağım vardır. Tek gücüm kalemimimdir, Allah'a şükür o da yetiyor.