Yıl 1973. Reşat Selamioğlu adına düzenlenen Dostluk Kupası'nda Galatasaray ile Göztepe finale kalıyor. Hakem kararlarının tartışıldığı maçı, Galatasaray 87. dakikada yine tartışmalı bir şekilde çalınan penaltıdan bulduğu golle 3-2 kazanıyor. Ama kazanan da kaybeden gibi huzursuz, mutsuz. Adı dostluk olan bir kupada olmaması gereken bir gerilim yaşanıyor çünkü. Zamanın Galatasaray idarecileri statta hemen ayaküstü bir toplantı yapıyorlar ve tarihi bir karara varıyorlar: "Kupa bizden çok, Göztepe'nin hakkıydı. Bu kupa Göztepe'nin olmalıdır." Tabii büyük bir şaşkınlık yaratıyor bu karar. Her kafadan ayrı bir ses çıkıyor ve sonunda kupanın ikiye bölünmesine karar veriliyor. Kupa ortadan ikiye kesiliyor ve biri Galatasaray'a, diğeri Göztepe'ye veriliyor. İlginç değil mi? Günümüzün endüstriyel futbol dünyasında böyle jestler mümkün olur mu acaba? Mesela, geçmişin bütün yöneticileri geride kalan 50 lig sezonunda da böyle davransaydı, yani "Bu kupa sizin de hakkınız" diyerek şampiyonluk kupalarını ortadan ikiye kesip paylaşsalardı 17-17-10- 6 olan şampiyonluk sayıları acaba nasıl şekillenirdi?