Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören, Türk futbolunun Galatasaray ve Fenerbahçe'den oluşan ikili rekabete doğru itildiğini, bu süreçte Beşiktaş'ı devre dışı bırakan bir operasyonun yürütüldüğünü vurgulayan bir basın toplantısı yaptı geçen hafta. Beşiktaş'ı iddia edilen noktaya başkaları mı itiyor yoksa bizzat iddianın sahibi mi itiyor, tartışılır. Benim takıldığım, Sayın Demirören'in son dönemlerde tumturaklı basın toplantılarında söze "Büyük Beşiktaş", "Büyük Beşiktaş Taraftarı", "Büyük Beşiktaş Camiası" diye başlaması. 105 yıllık tarihinde olmayan bir sıfat icat etti Demirören ve ısrarla buna vurgu yapıyor. Oysa altı çizilerek vurgulanan sıfatlar, genelde eksikliği duyulan olgulardır genellikle. Mesela, İzmir'in üç büyüğünden biri olan Altay'ın kendine "Büyük Altay" demesi gibi. Altay; tarihiyle, sportif başarılarıyla zaten büyüktür ama Göztepe-Karşıyaka rekabetinin kendisini dışarı ittiğini düşünüp kendini "Büyük" ilan etmiştir. Sayın Demirören, Beşiktaş'ı nasıl görüyor bilemiyorum ama Beşiktaş'ın da büyüklüğünün dillendirilmesine, sıfatlaştırılmasına gerek yok çünkü Beşiktaş gerçekten büyük. Öyle olmasa, uzun durgunluk dönemlerinden sonra ve her seferinde yeniden ayağa kalkabilir?