G.Saray'ın yenilenen binicilik tesisleri geçtiğimiz günlerde ufak çaplı bir törenle açıldı. Oldukça güzel bir tesis haline getirilen binicilik şubesi hizmete girerken aklıma eski bir binicilik hikayesi geldi. Herkes çok iyi bilir, sayın Alp Yalman bincilik konusunda G.Saray'a çok şeyler kazandırmıştır. Zamanında yönetim kurulu böyle bir branşı kabul etmemesine rağmen, o ısrarla binicilik şubesini açmış, cebinden dünya kadar masraf yapmıştır. Bana anlatıldığına göre, Yalman zamanın gençlik ve spor genel müdüründen kulüp için bir yer istemiş. Onlar da "İstinye'de bir arazi var. Onun büyük bir kısmını G.Saray'a verelim, istediğinizi yaparsınız" demişler. Yalman, uçar gibi yönetime gelmiş, her şeyi anlatmış. Verilen cevap ise Yalman'ı şok etmiş; "Canım biz o araziyi biliyoruz. Oradan G.Saray'a hiç fayda gelmez. Boşuna uğraşma." Bunun söyleyen kim dersiniz? Onu da yazayım: Faruk Süren. Peki Galatasaray'a verilmek istenen arazi neresi, biliyor musunuz? Bugün İstinye Park'ın yapıldığı yer. Diyorlar ki G.Saray o gün o araziyi almış olsaydı, İstinye Park'ın kurulması ile yılda en az 20 milyon doların üstünde para kazanırdı.
Söyleyecek sözüm yok Bu açılışta beni gerçekten çok şaşırtan bir konu daha var. O da şu: Sayın Alp Yalman bu açılışa davet edilmedi. Yalman, G.Saray'ın eski bir başkanıdır. Hem de uzun yıllar bu işi başarıyla yapmıştır. Ayrıca yeni yapılanan binicilik tesislerine onun isminin verilmemesi, ikinci büyük hatadır. Sayın Yalman'ın binicilik konusunda verdiği mücadele unutulmazdır. Söylendiğine göre binicilik şubesi Özhan Canaydın zamanında aidatlar ödenmediği için elden gitmiş, ancak şimdiki federasyon başkanı Armağan Özgörkey büyük uğraş sonunda binicilik şubesini kurtarıp, G.Saray'a iade ettiği için tesislere babasının adı olan Nevzat Özgörkey ismi verilmiş. Buna da söyleyecek söz bulamıyorum. Neden mi? Yalman'a yapılan bu hareketlerin G.Saray'ın örf ve adetlerinde asla yeri yoktur da onun için.