Hemen peşin peşin söyleyeyim sevgili dostlarım; bu yazdıklarımla birilerinin bir dönem yaptığı gibi, Anadolu'nun sözcüsü, hamisi olmak gibi şova dönük, tribünlere oynayan laflar edecek değilim. Yazdıklarımı birazcık onlar adına elçilik olarak okumanızı istirham ediyorum. Anadolu'da yaşıyorum, hemen her şehirde ayak izim, yakın dostlarım; sürekli irtibatta olduğum spor köprülerim var. Sevinç ve üzüntülerinde ilk aradıkları olmak, yakın bulunmak güzel. Köşemdeki isimlerle bire bir görüşüp en ince ayrıntıyı yakalamak için sık sık sahaya, Anadolu'nun değişik il ve kazalarına gidiyorum. Müthiş bir ilgi, samimi sözcükler hemen her hafta tekrarlanıyor.
Kendi adıma rahatsız değilim; seviliyoruz, seviniyoruz! Hangi kimliğimizle? Tabii ki gazeteci olarak. Oralar da hep aynı sorunun değiştirilmiş şekilleriyle karşılaşıyoruz. "Diğer gazeteci dostlarınız niçin buralara gelmiyorlar? Onları şehirlerimizde ağırlayıp gönlümüzde baş tacı etmek isteriz. Onlar, ne zaman İstanbul dışına çıkıp bizlere yakın olacaklar?" Demiştim, elçiyim diye. Biz gazeteciler aslında sahalarda hep "Göz ışığı anketleri" yapmaz mıyız? Mutluluğu da sıkıntıyı da bugünü de yarını da yorumlamak için davet Anadolu'dan, ben sadece hatırlatıyorum.