Tam da buydu işte anlatmaya çalıştığım şey: Mağrur, ağırbaşlı, soğukkanlı ve bir kaptana yakışır şeyler yapmalıydı, öyle oynamalıydı Lincoln. Geçen hafta şöyle demişim: 'Sağa bakıp topu sola salmaları, rahatlığı... Çok iyi şeyler yaptı Lincoln!' Ya da buna benzer şeyler. Ama ne yaparsa yapsın 'kıl' olmayı bırakacak. Dün gece kaptanlık pazubandının kendisine yakışmadığını hangimiz söyleyebiliriz. Dil dişin ağrıyan yerine değermiş. Elbette ki bu yetenekli hayta derdim olacak. Her maç mutlaka bir 'olay'ın altında imzası var. Onun imzasını atacağı yer bitirdiği bir sanat çalışmasının altı olmalı. Bitmiş ve problemini çözmüş bir sanat çalışmasının. Tek pas oynamış, topu iyi kullanmış, arkadaşlarına ileride duvar orta sahada yardımcı olmuş, "Önce gol atmak lazım gelir, kilidi açmalıyız!" demiş ve fileleri ilk okşayan olmuş, yetmemiş arkadaşına gol attırmış bir Lincoln... Yani dün akşamki Lincoln. İsteğim budur. Başka şeyler kurduğumu zannedenler yanılırlar, gülünç olurlar.
Anlamasını bilene İşte Kewell yok ama orta sahayı Mehmet'le kurmak, Ümit yok ama-esmer hayta çoğunlukla yok zaten- Ayhan yok ama Nonda'ya güvenmek; takım olmak yani. Bir kurguyu savunmak ve arkasında durmak. Takım olmak güvenini her anında hissettirmek oyunculara. Bir teknik adama düşen budur. Al-sarıların atak futbolu ve yorumu karşısında temkinli olmalıydı gençler ve öyle de oldular. İlk golü bulmuş olmaları bir kurgunun değil, defans hatasından yararlanmayı bilen 'Ankaralı personel' uyanıklığıdır. O gole kadar Galatasaray tam üç gol fırsatından yararlanamamıştı. Bunun altını çizelim. Şöyle bir şey söylüyor asırlık çınar, ömrümüzün kışı başlarken; 'Dünle birlikte söylenenler dünde kaldı / cancağızım / şimdi yeni bir şeyler söylemek lazım!' O söz neyse onu söyledi Cimbom dün akşam. Doğan günün, ufkun ve geleceğin sözünü 'Yeni bir şeyler söyledi' yani. Anlamasını bilene.