Penaltıları verilmeyen takım Beşiktaş, dört oyuncusu sarı kart görmesi gerekirken görmeyen takım Ankaraspor. Buna rağmen devre olunca bütün Ankaraspor yedek kulübesi hakemin üzerinde. Basın tribününde herkes birbirine soruyor, "Ne oldu da Aykut hoca bu kadar isyan ediyor?" diye. Olan bir şey yok, şov var. Kadıköy'de takımı kaybederken inanılmaz hakem hatalarını kuzu gibi seyreden Aykut Kocaman, İnönü'de şov yapıyor. Allah selamet versin ne diyelim. Hakem aceminin acemisi. Daha ilk yarıda Beşiktaş'tan iki, Ankaraspor'dan dört kişi sararırdı, tabii sahada hakem olsaydı. Tek doğru kararı Sivok'a gösterdiği kırmızı kartı. İlker Meral ikili mücadele olmayan voleybol maçlarını idare edebilir ama futbol maçlarını asla. Beşiktaş darmadağın. Savunma, orta saha ve forveti üçlüyor. Araya bir yere de Delgado'yu sıkıştırıyor. Rakip, orta sahayı elini kolunu sallayarak geçiyor, savunmanın arkasına atılan her top tehlike yaratıyor ama Denizli aynen devam.
Akordu bozuk Beşiktaş'ın Herkes bir şeyler yapmak istiyor ama o yaptığı şeyi neden yaptığını bilmiyor. Bir amaca yönelmek, odaklanmak yok. Boşlukta yürümeye çalışmak gibi bir şey bu sistem. Futbolcuların kimyası bozuluyor bu karmaşa içinde. Sivok bile ne yapacağını bilemez halde. Geriye mi gelecek, ileri mi gidecek karıştırıyor. O şaşkınlık içinde sonunda golünü de attı! Orta saha bomboş, kanatlar ona kezâ. Mustafa Denizli ne diyor bilmem ama ben "Saldım çayıra, Mevlam kayıra" diyorum bu sistem için. Bir de şu Delgado meselesi var. Denizli hâlâ ondan ne bekliyor anlamış değilim. Bu kumaştan elbise çıkmaz. Delgado, hangi takımda ne gibi bir yükü omuzladı bilemem ama Beşiktaş'ın yükü ona ağır geliyor. Yine döküldü ve yuhalandı. Bu manzaranın tek sorumlusu da Denizli'dir, başkası değil. Bence bir dakika durmadan istifa etmelidir ama onunla birlikte Beşiktaş tarihinin en kötü başkanı olan Yıldırım Demirören de bir saniye bile durmadan gitmelidir.