Beşiktaş taraftarı iyi günde, kötü günde insanı ürpertmeye, şaşırtmaya devam ediyor. Dün gece bir kez daha gördüm ki bu taraftarın kendine munhasır özel bir yanı var. Şöyle bir taraftar durumu düşünün ki; dün maçta canı yanmış, umutları azalmış, yeri gelmiş kontrolünü kaybetmiş, hatta sınırları aşmış. Dakika 75, tansiyon 175! Böyle bir anda bir beste yapıyor. O anda, o duygu karmaşasının içinde bir sanatçı ruhuyla bir şeyler mırıldanıyor, sonra 30 bin kişilik koroyla dillendiriyor: "Ne zaman şampiyonluk diye bağırsak, gırtlağımız kanıyor. Söyle hoca bize bu takım neden oynamıyor?" Akıl var, yetenek var, his var. En önemlisi ince- kalın mesaj var. Bu manzaralar kolay kolay yaşanmıyor yeşil çimende. Duyunca etkilendim, irkildim.
Denizli ile balayı bitti Bu yüzden yeni şeyler arıyor insan. "Yönetim istifa" seslerini defalarca duydum, sıradanlaştı benim için. Yönetimlerin stadlarda değil, kongrelerde gitmesi gerektiğini artık görmek lazım. Şiddetle kınadığım küfürlere gittiğim her statta rastlamadım desem yalan olur. Delgado'yu son dönemde aldığının karşılığını vermediği için eleştirenlerdenim. Ama ıslıklanması biraz ağır geldi bana. Fazla sarsıldı. Dün gece Aykut Kocaman yeni şeyler sundu bize. Akılcı oynattı takımını. İyi kademe, iyi paslaşma ve çok yönlü hücum hattı ile güzel şeyler sundu. Beşiktaş için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Yine kırmızı kart, yine bireysel hata. Geçen hafta Zapo, Cisse, bu hafta Sivok. Burada "Nerede hata yapıyoruz?" sorusunun cevabını bulmak gerek. Futbolcular, bu forma altında hata yapma lükslerinin olmadığını artık görmeli. Dün İnönü'de sorunlar vardı. Bu kaostan ders çıkaracak kişi Mustafa Denizli. Balayı bitti. Şimdi tam lider Denizli'nin sahne alma zamanı. Bu iş onun tecrübesine, ilişkilerine ve en önemlisi liderliğine bağlı.