Çarşı yine yaptı yapacağını. Kornerden direkt kaleye giden topta yardımcı uyuyunca son yılların en ilginç tezahüratı yapıldı. Muhtemelen cepten eşi dostu arayıp, "Pozisyon goldü" cevabını alınca yine bir ilke imza attılar. "Pozisyon golmüş Allah belanı versin" diye inledi İnönü. Yok böyle bir şey. Sonra Beşiktaş ve Eskişehir'in penaltı beklediği iki pozisyonda tekrarlandı aynı manzara. Arkadaş anında nasıl düşündüler, nasıl melodi uydurdular inanılır gibi değil. Yakında bu Çarşı, tezahüratla makale bile yazarsa şaşırmayın. Her neyse tribünden sahaya inelim. Denizli, rakibin uzun forveti olmayınca savunmada Gökhan Zan'ı kulübeye çekip Cisse'yi sahaya sürdü. Top rakibe geçtiğinde Ekrem Dağ geriye gelip savunmayı dörtledi. Beşiktaş topu kazandığı anda ise sistem 3-4-3'e döndü. İlk dakikalarda uyur-gezerler çoğunluktaydı. Beşiktaş'ta Toraman, Zapo ve Sivok dışında ne yaptığını bilen yoktu desek yeridir. Delgado ve Tello hemen hemen her pozisyonda düşerken ilk yarıdaki Holosko tüm bildiklerini unutmuş gibiydi. Sanırsınız ki hafızası sıfırlanmış. Hani eski halini bilmesek "Bunun neresi futbolcu" diyeceğiz. Nasıl olduysa ikinci yarıda Tello ile birlikte Holosko da toparlandı. Bir asist yaptı, iyi toplar götürdü. Kendini hatırladı bir bakıma. Dilerim bir daha unutmaz!
Derbilerde sıkıntı yaratır Mustafa hocanın modifiye sistemleri belki sahanın belli bölgelerinde onun istediği sonuçları veriyor olabilir ama takım bütünlüğünü bozuyor. İlk golü bulana kadar bölükpörçük oynuyor Beşiktaş. Baskı kuramıyor. Adeta üç bölgede, üç ayrı maç oynanıyor... Savunmacılar ayrı telden çalıyor, ortadakiler ayrı, hücumcular ayrı. Bu taktik anlayış, Eskişehirspor gibi zayıf rakiplere karşı işe yarayabilir ama derbilerde büyük sıkıntı yaratır. Benden uyarması. Evet özetlersek Beşiktaş ikinci yarıda biraz kıpırdayarak kolay kazandığı maçla lig yarışında büyük bir avantaj yakalamış oldu. Kartal, puan kaybeden rakiplerinden kimisiyle arasındaki farkı açtı, kimine iki puan daha yaklaştı. Bir maçla da ancak bu kadar puan kazanılır!