Futbolda başarıyı etkileyen birçok faktör var. Bunları burada tek tek sıralamayacağım ancak yönetim, futbol takımı, camia-taraftar ve medya dörtgeninde sadece birine vurgu yapacağım. Beşiktaş'ta son yıllarda artan ekenomik kriz ve her geçen gün büyüyen borçlanma var. Her ne kadar bu krizin üstü yönetim tarafından örtülmeye, pembe tablolar çizilmeye kalkılsa da Beşiktaş'ın iliklerine kadar bu sancıyı hissettiğini artık sağır sultan bile duydu. Son günlerde en çok karşılaştığım soru; "Beşiktaş şampiyon olabilir mi ya da şansı nedir?.." Bu sorunun cevabını vermek politik bir yaklaşımdan öteye gitmez. Bu yüzden ben başka bir soruyla bir konuyu gündeme getirmek istiyorum. Futbolculara para yerine senetlerin verildiği, senetlerin 'hacize düşme' pahasına zamanında ödenmediği bir durumda Beşiktaş'ın başarıya ulaşma şansı nedir? Ya da 4 yılda sadece bir kez ve ortalama 100 YTL zam alan Beşiktaş personelinin mutsuz olduğu bir ortamda yönetim şampiyonluk için üzerine düşeni yapmakta mıdır?
Hep aynı 30-40 kişi... Şimdi "Dünyada kriz var, memlekette kriz var. Bu konular niye gündeme geliyor" diye serzenişte bulunanları duyar gibiyim. Ancak ben de diyorum ki başarılı olmanın yolu, futbolcunun kafasının her konuda rahat olmasından geçer. Şampiyonluğun yolu, garsonun sevgiyle, keyifle çay servisi yapmasından geçer. Birçok yerde tasarruf yapılabilir, kriz tedbirleri uygulanabilir. Öncelikle deplasmanlara sürekli misafir olarak aynı 30-40 kişinin götürülmesinden vazgeçilerek ya da transfer hovardalığından vazgeçilerek tedbirler alınabilir. Personelini mutlu etmeyen, futbolcusunun kafasını rahat tutmayan yönetim, başarı adına üzerine düşeni yapmış sayılmaz. Beşiktaş yönetiminin geçmişteki hataları tekrarlamadığını gördüğüm vakit şampiyonluk şansını açıklarım.