Oluyormuş demek ki. Dengeli futbol oynuyabiliyormuş Trabzonspor. Atak organize becerisi varmış ekibin. 5-6 saniyede kaybedilmiyormuş top. Neydi o geçen oyunlar. Tenis maçı gibi. Hücum defans oynuyordu Trabzonspor. Pas geçilen orta saha düzeni, sadece izleyene heyecan katıyordu. Pozisyonu çok futbol hedeflenmişti, öyle de oldu, ligin en fazla gol kaçıran takımı oldu Trabzonspor. Kabul edilmez olan bir o kadar fırsatı rakiplerin yakalamasıydı. Savunma güvenliği rafa kalkmış, sonucu futbolun şeytanları belirliyordu. Atamazlarsa sorun yoktu bordo-mavi tarafta.. Hatadan dönmek de bir erdemdir. Yarış sırasında değişim kolay değildir. O sıkıntıyı yaşadı Trabzonspor. Oyunun akıcılığında sorun vardı. Pas alış-verişte gecikmeler hareketi engelliyor. Doğru yerleşen kaliteli futbolcular, birbirinin oyununu kolaylaştıracağına tam tersi bir durum yaşanıyor. O hareket bütünlüğünü yakalayamadı Trabzonspor. Golcülerin verimsiz futbolu sürüyor. Gökhan, Yattara, Isaac'ın futbol adına hiçbir şey yapmadığı söylenebilir. Takım savunmasına katılış istekleri hiç de gerçekci değildi...
Başrolde Song Sonuç olarak eski oyunlardan farklıydı Trabzonspor. O saçma pozisyonları vermedi. İsim isim tartışılır bir performans vardı, fakat saha yerleşmesi, oyun isteği doğruydu. Son bölüm Hacettepe baskısıyla geçti. Verimsiz golcülerin kenara gelmesi baskıyı kırmadı. Savunmanın cansiperane mücadelesi üç puanı almaya yetti. Özellikle Afrika kaptanı Song bu galibiyette başrol oynadı. Hacettepe özellikle son bölümde bulduğu gol şanslarıyla beraberliği kurtarabilirdi ama yapamadı. Hakem Mustafa Kamil Abitoğlu'nu hiç fark etmedim. Çok iyi bir yönetim gösterdi.