Radikal'de Bağış Erten, onun için aynen şu tabiri kullanmıştı: "Ona buna yapıştırılan futbol duayeni unvanının asıl sahibi." Evet, Serpil Hamdi Tüzün'den bahsediyoruz. 1939 İstanbul doğumlu. Aslında profesyonel olarak hiç futbol oynamadı. 15 yıl İstanbul'da Bağlarbaşı takımında başlayıp orada biten bir futbol yaşantısı oldu. Antalyaspor, Sivasspor ve Beşiktaş'ta teknik direktörlük yaptı. Türk futbolunun bugün üst noktalarına bakanlara inat, altyapı onun tabiriyle öz kaynak çalışmaları, onun özverili çabaları, lider çıkışı ile başladı. Türk futbolu denilince aslında iki eşik var: SHTÖ ve SHTSO; "Serpil Hamdi Tüzün Öncesi" ve "Serpil Hamdi Tüzün Sonrası". O, kendini nasıl anlatıyor: Her şey bir Azeri ile yaptığım yolculukla değişti. Tanımadığım Azeri bana "Evladım, hayatta en önemli şey, sevdiğin işi yapmaktır." dedi. Ben de öyle yaptım. Jeoloji mühendisi olmak yerine futbolcu fabrikatörü(!) oldumŞimdilerde her birini hoca olarak tanıdığımız Fikret, Sinan Engin, Kenan, Samet Aybaba, Rıza Çalımbay, Feyyaz Uçar, Ali Çoban, Nezihi Tosuncuk, Fuat Yaman, Oktay Derelioğlu, Kemal Kılıç, Sergen Yalçın ve Gökhan Keskin gibi isimleri futbolcu olarak ilk arenaya süren, daha sonra bu futbolcuların uzun bir süre milli takımlar düzeyinde görev alması onun eğilimi ve özverisiyle oldu. Ülkemizin gerçek manada futbolcu tarlasına dönmesi, öz kaynaklara yönelmesi hep Serpil Hamdi Tüzün hocanın başlattığı şeylerdi. Kulüpler ve milli takımlar çatısı altında tam 35 yılını Türk futboluna adamış, altyapı denilen olayı ülkemizde en ciddi olarak hayata geçirmiş, Genç milli takıma oynattığı finaller ile birlikte 1992 yılında şampiyonluğu ülkemize taşımış, bu konuda önder ve örnek bir ismi yazmamak olur mu; saygıyla çerçeveliyorum