Şampiyon gibi oynamak evet. Karşı takımın ruhunda korku-endişe yaratabilmek. Yıldızların ustalığını, işbilirliğini kabul ettirebilmek... Aslolan budur. Bir takım düşünün. Mevkilerindeki adamlar için şöyle şeyler söylüyorsunuz; yakışmış. O forma yakışır o adama, top ayağına yakışır, duruşu o sahanın enine boyuna yakışır. En şık çocukları olursunuz alemin ve ortamın. Galatasaray ilk yarı böyleydi işte. Hele 25'te bulunan golden sonra -o altın kafasıyla Kewell'ın- taraftarın/tribünün hali daha bir hoştu ki görmek gerekti; 'Dağ başını duman almış!' Turuncu tren resmi geçidinde tribündeki Galatasaray sevdalılarının. Laylalalayla layla başladılar 'Dağ Başını Duman Almış'a geçtiler. Dağ Başını Duman Almış'tı Gümüş Dere Durmaz Akardı ve takım akıyordu Sabri, Arda ve Kewell'la. Huzurumu bozan tek şey bizim Brezilyalı kifayetsizin gördüğü karttı. Yine çok basit bir kart gördü Lincoln. Çaktırmadan bir 'good hand' olayına gireyim dedi ama hakem yemedi. Bir pozisyonda -tribün ayağa kalktı o anda- başını neredeyse 1280 derece dönderip arkasına baktı top ayağında hareket halindeyken. Hepimiz nereye baktığını merak ederken Kewell'ın önüne saldı leşi! Aaaahh dedim o anda ah bu rahatlık işte. Ama ciddiyetimizi kaybetmeden...
Çin Seddi bile aşılırdı İkinci yarı başlayacaktı çünkü. Başladı. Başlamaz mı olaydı ne? Dünyaları kaçırdı Galatasaray. Şu İspanyol asilzadesi kalecimizdeki ciddiyetin yarısı Lincoln'de olsa, kol bacak girecektik rakip kaleye. İkilersek bizi kimse tutamazdı. Ayhan çıktıktan sonra bir hoş olduk usta. Ne önemliymiş değil mi orta sahasız Galatasaray için. Meira nasıl sıkıştı onun yokluğunda. 80'de yorulma emareleri göründü Turuncularda. Nonda girecek, biraz hareketlenecektik güya. Ne mümkün ve hatta namümkün. İlk yarıdaki diriliği yok takımın. Arda-Kewell iklisi ustalıklarını ortaya koyuyorlar ama yine olmuyor. Nonda garip bir tutukluk içinde oyunun kalan kısmını tamamlıyorken gol pozisyonlarını cömertçe harcıyoruz. Maçı anlatan arkadaşımız bir ara şöyle bir şeyler söylüyor; 'Bu kadar paslaşmaya Çin Seddi aşılırdı ama Yunan ekibinin defansını aşamıyoruz!' Aşamıyoruz evet. Bütün ceza sahası atraksiyonlarımız sonuçsuz kalıyor. Bütün gol girişimlerimiz o hınzır sette eriyor. Halı saha maçındaki kadar rahat indiğimiz rakip aut çizgisinden bir türlü istediğimiz sayıları üretemiyoruz. Ama bir şey var ki her geçen gün çok daha iyi oluyoruz. Ne demiştik; cevvaliyet ama çocukluk, şımarıklık değil ciddiyet... Biraz daha...