Artık Aragones'in futbol adamlığını tartışma zamanı geldi. İspanya'yı Avrupa şampiyonu yaptı, güzel. Takım belli, kadro belli. Değişen ne oldu ki? Beşiktaş'ın kovduğu Del Bosque aynı takımla namağlup olarak yoluna devam ediyor. Yani İspanya'yı çalıştırmak o kadar önemli bir şey değil. Önemli olan Fenerbahçe'yi çalıştırmak! Sahanın en iyi futbolcusu Uğur Boral. Takım koşmuyor, çalışmıyor, mücadele etmiyor. Uğur Boral bu işleri yapan tek futbolcu. Bir de güzel gol attı. Ama Aragones onu sahadan alıyor. Nasıl mantıktır bu? Dün akşam Fenerbahçe olmak ya da olmamak maçına çıktı. Alınan 3 puan mükemmel. Moral olarak güzel. Arsenal maçı öncesi daha da güzel. Ama sahadaki futbol ve mücadele o kadar güzel değil. Hep dedik, "Aragones şu takımda çift ön liberoyu bırak, vatandaşın Güiza'nın yanına bir yardımcı gönder.'' Dinlemedi. Dün akşam mecburen Semih oradaydı. Atılan gollere bakın. Semih'in muhteşem pası Güiza, Güzia'nın muhteşem pası Semih... İşte Fenerbahçe... Olay bu kadar basit. Yahu kardeşim şu ana kadar bu puanları niye kaybettin, niye bizi dinlemedin? Bundan sonra inşallah bizi dinlemeye devam edersin.
Aragones kendine gelmeli Fenerbahçe'nin bir galibiyete ihtiyacı vardı. Ve de böyle devam edip öndeki rakipleri yakalaması gerekiyordu. Zor da olsa aldı. Ama arkasının gelmesi için bu mücadelenin yeterli olduğunu söylememiz mümkün değil. Artık Aragones'in kendine gelmesi gerekir. Fenerbahçe'nin ne olduğunun, kim olduğunun farkına varmalı. Artık futbolcuları da iyi tanımak zorunda. 90 dakika hiçbir şey yapmayanları (isim vermiyorum) artık ayıklamalı, yenileri monte etmeli. Bir de şunu söylemek istiyorum. Sezon başından beri Fenerbahçe'nin atılan bütün gollerinde payı olan Uğur Boral'ı sahadan çıkartmak için ilk tercihi olarak kullanan Aragones biraz da ortada oynanan futbola iyi baksın. Kimler iyi, kimler kötü onu görsün. Fenerbahçelileri de kahretmesin. Galibiyet güzel ama Aragones hala güven tazelemedi.