İnsan hayatında bazı günler vardır, dönüm noktasıdır. Gerçi o an onu anlayamazsınız ama o noktanın sizi nerelere götürdüğünü zamanla daha iyi kavrarsınız. Bugün Fenerbahçe'nin geldiği nokta işte tam burası ve ortada anlaşılmayacak bir durum da yok. Kocaelispor maçı, ligde hatta belki Avrupa'da da "var olupolmama" maçıdır. Bu kadar basit. Ben bu kadronun anormal eksiğine rağmen Türkiye şartlarında iyi kadro olduğunu savunanlardanım. Çok yazdık çizdik, Kayserispor karşısına çıkan 11'i bir inceleyin, ne demek istediğim daha iyi anlaşılır. Bu akşam önemli isimler de sahada olacaklar. Savunmanın sigortası Lugano, orta sahanın beyni Alex de Souza, forvetin dinamosu Semih Şentürk ilk 11'de yer alacaklarsa, problem halledilmiş demektir. Sıra Aragones'te. Vatandaşı Güiza'yı sürekli yalnızlığa terk etti. İlhan Parlak'a güvenmedi. Şimdi Semih var. Herhalde kadronun asla yanıt veremediği aynı sistemde ısrar etmeyecektir.
Futbolcular göreve... Fenerbahçe 7-8 savunma adamıyla sahaya çıkmaz diye diye dilimizde tüy bitti. Şu çift ön libero sevdasından vazgeç. Ofansa katkıları yok. "4 stoperle oynamak koskaca Fenerbahçe'ye yakışır mı?" sorusuna yanıt alamadık. Haklıydık, haklılığımız da zaten ortada. Takım 12. sırada, daha da vahimi, averajı eksiye düşmüş durumda. Fenerbahçeli futbolculara da büyük görevler düşüyor. Onlar da unutmasınlar ki, sezon başından beri, "Bunlardan bir şey olmaz. Bu kadro asla yeterli değil. Hiçbir şey yapamazlar" diyenlerin oyuncağı oldular. Şimdi onlara da yanıt vermelerinin tam zamanı. Bilmiyorum, belki şu maçı da onlara inanan bizim gibi düşünenler için oynarlar ve kazanırlar. Sonra da Arsenal'in hesabını hep beraber yaparız. Yalnız bütün bunlar düşünülürken, Kocaeli'nin ligin dibinde olduğunu ve çıkış aradığını, başlarında Yılmaz Vural gibi büyük maçlara takımını iyi hazırlayan bir teknik adam bulunduğu unutulmasın. Ve gene unutulmasın ki, "rakibe saygı göstermezsen perişan olman kaçınılmazdır."