İki takım da kulüp takımları gibi sakatlıkların gazabına uğramış bir ekipti. Hatta öyle ki liglerin en fazla sakat takımı Galatasaray'dan rakam olarak fazla sakatı sahada değil; kimisi evde, kimisi de tribünler de oturuyordu. Eksiği çok fazla olan bir Milli Takım, Bosna Hersek'le çok zor ve önemli bir maça çıkıyordu. Maç başladığında, geri dörtlünün iki yan adamından Hakan Balta ileri çıkıp orta sahada iki gölcüyü destekliyordu. Sabri ise kanat akınlarını yapıyor ve şut atıyordu. Orta saha ise hem geri çalıyordu. Ancak son hareketler son vuruşlar bize bir türlü gol sevinciyaratmıyordu. Bu devrede yediğimiz gol hiçbir şekilde bizi etkilememiş ama içimizde bir burukluk bırakmıştı. İkinci yarıda Milli Takım sihirli değnek değmiş gibi rakibine saldırmaya başladı. Oyunun ve tribünlerin havasını değiştirdi. Dağ başını duman almışla hücum eden Milli Takımız, Bosna Hersek kalesinde bunaltıcı bir baskı kurdu. Ve kazandığı iki golle herkesi rahatlattı.
Kritik değişiklikler Son golün sahibi ilk ve ikinci yarıda gerçekten çok önemli dört golü kullanamamıştı. Golü attıktan sevinci görülmeye değerdi. Bu arada stadı dolduran seyircilerin onu desteklemesi çok moral verici idi. Şimdi şöyle bir düşünelim. Forvet hattında oynayan Batuhan, Mevlüt ve Nuri Şahin bu Milli Takımda en az, 10'ar yıl oynayacak gençler. İkinci yarıda beklenmedik şekilde başarılı oynayan Milli Takımımızı hareketlendiren, biraz da Fatih'in değişiklikleri oldu. Halil'in oyuna girmesi hücum gücünü arttırdı. Sonuçta Milli Takımımız, 1-0 yenilgiden kurtulup, 2-1 galip gelerek grupta şansını devam ettirdi.