Sonuç normal! Bursa deplesmanı Galatasaray için çok zordu. Bursaspor için de söylenecek bir laf varsa o da şuydu: "Bursa'nın ufak tefek taşları koca, koca kaya olmuş, düştüğü yeri ezip geçiyor." Galatasaray, Bursa'ya maça gelirken, bir takımı da sakatlıktan İstanbul'da kalmıştı. Üstelik, sakatlığı tam geçmeyen Arda da iğne ile sahaya çıktı. Oyun başladığında gözle görünen tek şey, Bursa'nın presiydi. Daha ilk dakikalarda Sanctis peş peşe göllük pozisyonlarla ne yapacağını şaşırdı. Galatasaray sahada yok gibiydi. Koca bir devrede Galatasaray'ın tek kaçırdığı gollük pozisyon, Arda'nın kale içine kadar getirdiği pozisyondu. İlk yarıda Galatasaray'da gol atması beklenen Baros ve Nonda hiçbir pozisyonda Bursaspor defansını geçemedi.
Fatih hoca Yusuf'u gör Benim için hâlâ Türkiye'deki en iyi futbolculardan biri olan Yusuf, dün harikaydı. Ne kadar acıdır ki iki Adnan'ın çok övüp "Arkasındayız" dediği Skibbe, sahada cirit atan Yusuf'u durduracak bir adamı bile başına veremedi. Yusuf, inanılmaz güzel paslar ile harikalar yarattı ve Mustafa Sarp ile Sercan'a gollük pasları verdi. Yusuf'u inşallah Fatih hoca seyretmiştir. İkinci yarıya Galatasaray daha iyi başlayacak derken Servet'in hatası, ikinci golü getirdi. Galatasaray golden sonra biraz toparlanır gibi oldu ve Arda'nın golü ile durumu 2-1 yaptı. Aslında Galatasaray'ın başında kaliteli bir teknik direktör olsaydı, Galatasaray bu maçı da kazanırdı. 90 dakika boyunca Sercan ve Yusuf'a hiçbir tedbir almayan bir teknik direktör için yazılacak her halde çok şey bulunur. Önemli bir konu da Galatasaray'ın göbeğindeki hataların sürmesi ve geri dörtlüdeki Meira-Servet uyumsuzluğunun devam etmesi idi. Maçın sonlarına doğru Meira defanstan aldığı topla, Bursaspor sahasına kadar girdi ama Baros, kaleci ile karşı karşıya kalmasına rağmen gölü kaçırdı.