Skibbe'nin kaderi Zico'ya benziyor Skibbe'nin üzerindeki kara bulutlar, Bellinzona ve Kocaelispor deplasmanlarında alınan galibiyetlere rağmen dağılmış değil. Takımın Steaua maçlarındaki tutuk ve ışıksız oyunundan sonra, son müsabakalarda pozitif futbola dönmesi, Skibbe'ye kredi kazandırmadı henüz. Zaten sezon başındaki geliş şekli de, kredisiz başlamasına yol açmıştı. Bu da şu demekti; Takım oynarsa "Kadronun kalitesinden", başarısız olursa Skibbe'nin bizzat kendisinden şikayetçi olunacaktı. Skibbe bütün bir yıl boyunca bunu yaşayacak, tıpkı Zico gibi... Aslında Skibbe'ye yönelik eleştiriler ve kaygılar tamamen haksız değil. Son olarak Feldkamp, Skibbe'ye sert bir eleştiri yöneltti: "İyi bir teknik direktör takımının sistemini 60 gün içinde oturtmalı." Doğru... Skibbe takımını tanımada sıkıntı çekti. Türkiye'ye adapte olmakta zorlandığı demeçlerinden açıkça ortaya çıktı. İdeal 11'i oturtamadı. Devler Ligi'ne kalamadı. Ama haklı olduğu noktalar da vardı genç çalıştırıcının. EURO 2008 finalleri, milli maçlar nedeniyle verilen aralar, sakatlıklar gibi... Sonuç olarak, Skibbe takımı tanımaya ve malzemeye göre yemek yapmaya soyundu. Yıldızlar da ortaya çıkıp ışıldamaya başladı. Ben, Antalya beraberliğinden sonra, Bellinzona ile Kocaeli maçlarından önce yazdığım gibi G.Saray'ın doğru yola girdiği inancını sürdürüyorum. Skibbe, takım savunmasını forvetten başlattığı anda G.Saray daha da süratlenecektir. Tabii yaş ortalaması 27'ye yaklaşan, yaşlı sayılabilecek bir kadroyla bunu sağlamak kolay olmayacak. Bireysellikten uzak, anlık tepki vermeyi seven ve sürü psikolojisi ile hareket eden toplumun genelinin aksine; Skibbe, yaptığı hataları görme ve bu hatalardan dönme becerisini gösterdiği için bu kez krediye hak kazanmıştır zannımca...