Tehlikenin daniskası Başbakan Tayyip Erdoğan çevrecilerin protestoları üzerine sert bir çıkış yapmıştı: "Ben çevrecinin daniskasıyım!". Değil mi ki bu argo kokan ifade sayın başbakanın teveccühüyle sınıf atladı, bizim de kullanmamızın tam sırası. Partizan, Fenerbahçe'den en az üç gömlek zayıf ve tecrübesiz bir takım. Deplasmandaki ilk maçta, yaptığımız anlaşılmaz defansif hatalara rağmen elde ettiğimiz 2-2'lik skor, tur için son derece yeterliydi. Rövanşta, kendi seyircimizin önünde, oyunu ve topu kontrol edebilecek kadar kalite ve tecrübe üstünlüğümüz vardı. Partizan'ın defansta da ofansta da ne kadar amatör bir takım olduğunu anlamak için majör lig takımlarından herhangi birini izlemek yeterlidir.
Alex'ten futbol resitali Fenerbahçe'nin 1-0'ı bulduktan sonra oynadığı futbola, Alex'in futbol resitaline, Güiza'nın akıllı ve becerikli hamlelerine ve tabii ki artık hiçbirimizi şaşırtmayan Semih klasına bakarsanız, iyimser olabilirsiniz. Ancak bizim işimiz tribünlere oynamak olmamalı. Bazı tehlike sinyallerini görebilmeli ve konuşabilmeliyiz. Hatta Partizan'ın kalite ve tecrübesini göz önüne alırsanız, tehlike sinyallerinin daniskasını tartışmalısınız. Fenerbahçe son derece kontrollü başlaması gereken maça, anlaşılmaz riskler alarak girdi. Maç 0-0 iken Partizan'ın kontra toplarda defansı son derece eksik ve dağınık yakalaması, Fenerbahçe kalite ve tecrübesindeki bir takım için kabul edilebilir cinsten değil. Eğer rakip Partizan değil de klas bir majör lig takımı olsaydı, cezayı daha ilk 20 dakikada kesebilirdi. Ondan sonra ayıkla pirincin taşını. Partizan maçında görünen o ki Fenerbahçe'nin takım oyunu bakımından kontrolsüzlüğü, istikrarsızlığı ve dağınıklığı büyük rakiplere karşı büyük tehlike. Bu konuyu henüz sert rakiplerle karşılaşmadan halletmiş olmak da Aragones'in işi.