Bambaşka Fener F.Bahçe, MTK maçı, EURO 2008 boyunca yutkunarak izlediğimiz İspanya Milli Takımı'ndan esintilerle başladı. Sarı-lacivertliler rakip sahada ısrarla pres yapıyorlar, Macar temsilcisinin top çıkarmasını imkansız hale getiriyorlardı. Alex ve Carlos bile orta çizgiye yaklaşan MTK'lıların üzerine ok gibi fırlıyordu. Rakibin tek umudu, 25-30 metreden savurdukları hedefini bulmayan şutlardı. Uzun zaman sonra hareketli, çalışkan, yardımlaşan ve baskılı oynayan, sürekli hücum presi yapan, rakip ceza sahası civarında süratle çoğalan bir F.Bahçe seyrediyorduk. Sağdan Kazım, soldan Uğur Boral'ın bindirmeleri her seferinde etkiliydi. F.Bahçe rakibini sürekli kendi kalesine doğru ittirirken, iki kanadı da kullanması ve topu hem dikine hem enine akıllı bir şekilde dolaştırmasıyla eskisinden çok daha farklı geliyordu gözümüze. Kimse toptan kaçmadığından top rakipteyken tek ön libero Selçuk'a, atağa çıkarken 10 numara Alex'e büyük iş düşmüyordu.
Uzun forvet iş yapar F.Bahçe bu oyun anlayışı ve motivasyonuyla bu sezon küçük takımlara kolay kolay puan kaptırmaz. Aragones'in 4-1-2-1-2'si, F.Bahçe'nin kağıt üzerinde üstün olduğu rakiplere karşı ideal oyun düzeni. Geri dörtlünün önünde sağda Kazım, solda Uğur Boral doğru seçimler. Topu kaptırdıklarında arkalarındaki Gökhan Gönül ve Roberto Carlos'a yardım ederler mi diye merak etmeyin, ediyorlar. Colin Kazım, Cristiano Ronaldo gibi oynadı. Muhteşemdi... Roberto Carlos'un golü ise klasik bir Carlos golüydü. Sadece F.Bahçe formasıyla görmemiştik. Nihayet o da oldu. Daha zorlu maçlarda Selçuk'tan daha iyi bir defansif orta sahaya ihtiyaç var. Güiza ve Semih çok hareketli. Yaptıkları hücum pres ile orta sahaya büyük rahatlık veriyorlar. Kezman gidiyorsa, Zigic veya Carew tarzı uzun bir forvet çok faydalı olur. Zira iki kanattan da ceza sahasına top yağıyor.