Çek sürprizi Jakob-Park Stadı sabahın erken saatlerinden itibaren Çek ve İsviçreli taraftarlar tarafından muhasara altına alınmıştı. Beraberce pubları dolduran ve sıkı bir bira tüketimi yaşanan şehirde maç öncesi hiçbir olay çıkmamasını da imrenerek seyrettim desem yalan olmaz. Doğrusunu isterseniz maçtan evvel usta antrenör Karel Bruckner'den bir sürpriz bekliyordum. Son baharındaki Koller ve Polak ile İsviçre'ye bir şok yaşatacağını düşünüyordum. Elemelerde 12 maçın 8'inde gol yemeyen Cech yönetimindeki savunmasıyla son senelerde uluslararası turnuvalarda tek galibiyeti olmayan İsviçre maçının sonucu, grubu direkt etkileyecekti. Nitekim müthiş bir disiplin ve fizik gücü ile oynayan Çekler genelde maçın hakimiydiler. Savunmalarındaki uyum, orta sahayı dörtleyerek de oynamaları ve hızlı hücumları Çeklerin en önemli artılarıydı. İlk yarının son dakikalarında Frei'nin sakatlanması gününde olmayan Barnetta'nın da kötü performansı neticesinde Hakan Yakın'ın oyuna girmesi bile İsviçre'yi diriltemedi. Ama bu arada Çeklerin savunma göbeğindeki Rozehnal ve Ujfalusi'nin müthiş oyunlarını da göz ardı etmemek lazım.
İsviçre'yi yenebiliriz Çek takımında 90 dakikada bir tek hata yapan Plasil savunmasına da doldur boşaltlarla çok soluk aldırdı. İsviçre maçını kazanmak Türkiye Milli Takımı için çok zor görünmüyor. Hızlı adamlarımızla sürekli deplaseler yaparak ve çapraz koşularla bu savunmayı geçeriz diye düşünüyorum. Ama bu arada Çek Cumhuriyeti takımını küçümseyen yanılır. Hakem Rosetti son derece hakim ve kendinden emin 90 dakika çıkardı. Ufak tefek avantaj uygulamaları dışında adeta ders verdi. Kendisine itiraz etmeyen oyuncuların iyi niyeti de maçın son derece centilmen geçmesini sağladı.