Sistem doğru mu? Terim; Halil, Yıldıray ve İbrahim'i geri yolladı. Kim gönderilse konuşulacaktı. Seçime saygı duyulmalı Konuşulması gereken orta saha ve forvetin 3 kişi ile oluşturulması. Terim, "Ya tutarsa" mı yapıyor?
Fatih Terim, 27 kişilik kadroyu, 23'e indirecekti. Bu nedenle Gökhan Gönül haricindeki üç oyuncunun kimler olacağı o kadar önemli değildi. Çünkü hepsi ayrı değer taşıyan bir grubuz. Kim çıksa, içimiz burulacaktı. Terim'in Halil, Yıldıray ve İbrahim Kaş seçimini dayandırdığı nedenler de kendi içinde haklılık taşıyor. En azından 2002'deki gibi sakatlığı iyileşmeyecek Okan Buruk yerine, Tayfun Korkut'un kadrodan çıkartılması gibi kulisleri içinde barındırmıyor. Elimize kâğıt kalem aldığımızda hepimiz bir takım yapıyoruz. Hepimizin ilk 11'inde öyle isimler yedek kalıyor ki, "olmaz" diyerek, ikinci, hatta üçüncü kadroları yapıyoruz. Orta saha ve hücum hattı seçeneklerine baktığımızda keyifli ve iyi bir takımız. Fatih hoca da bir karar verdi ve orta saha ile forveti üçlü yaptı. Bu nedenle çıkartılan isimler nedeniyle, bu düzenin bize katacakları veya kaybettirecekleri üzerine konuşmalıyız. Üçlü forvet Chelsea ile Manchester United'ın gizli dizilişleri. Drogba'ya gözümüzü kapattığımızda sanki forvetsiz gibi oynuyorlar. Devler Ligi'nin finalistleri, yeni akımın öncü takımları olma yolundalar. Mourinho, Dorgba'yı da orta sahanın gerisine çekiyor, üçlü forvetli düzenini, bir anda "altı" orta sahalı haline getiriyordu. Ferguson da United'da bunun peşine düştü ve başardı. Ronaldo, Teves ve Rooney'yi birlikte oynattı, üç forvet, "hiç" hücumcu gibi oyunun iki yönde zenginleştirdi. Mevcut oyuncu kalitemizle, Fatih hocanın peşine düştüğü bu düzeni ne kadar başarılı kılabiliriz. Üstelik kısa süreli birlikte olma ve oynama şansı ile Bana "ya tutarsa" düşüncesi gibi geliyor. Sezonluk birliktelikte Terim bunu başarırdı. Ama ilk defa bu paylaşımı anlamaya çalışacak oyuncular, yüksek kalitelerine rağmen hazırlık maçlarında iyi sinyaller vermediler. Terim, "yeni düzeni" deneyen ama "az vakti" olan bir teknik adam refleksi de göstermedi. Üç hazırlık maçını da kafasındaki ideal kadro ile oynayabilirdi. Deneme yapıp, şans vermeyi tercih etti. Bu da mantıklı değil aslında. Seçtiği oyuncuların hepsini iyi tanıyor ve özelliklerini biliyor. Neyi denemeye çalışıyor ki. Geçmiş tecrübeleri ile zaten bir iki taktik antrenman onrasında doğru seçimi yapabilirdi. Hazırlık maçlarında da kafasındaki 11'i geliştirmeye çalışırdı. Şimdi son maçı bekliyoruz. Finlandiya karşısındaki takım bize göre ideale yakın olacak. Ama diğer maçların mantığında bunun olmaması, yine "Hadi sen de bir kez daha milli ol" denmesi sürpriz gelmez. Eleştirilere alternatifler de getirmek gerekir elbette. Yeni düzende ne beklenen hücum zenginliğini yaşadık, ne de defans kalitemiz düzeldi. Ortada ferdi yeteneklerin ışıldaması dışında çok yanlış var. "Doğru var mı" derseniz, oyuncuların çok istekli olmaları dışında; yok. Finlandiya maçı son deneme olabilir. Ama bize en uygun ve oyunculardan en fazla performansı alacağımız diziliş 4-4-2 gibi gözüküyor. Amerika'yı yeniden keşfetmeye çalışmak, bu turnuva öncesinde lüks kaçmıyor mu?