Hamasete yenilmeden Yönetimin büyük transfer politikası farklı taraftar kimliği oluştu. F.Bahçe taraftarı da kibirinin öz eleştirisini yapmalı. Doğruyu görmeli
FEDER bir açıklama yaptı. Birçok maddesinin altına taraftar kimliği olmadan bile imzanızı atabilirsiniz. Selçuk ağabey de (Yula) yorumlamış zaten bildiriyi. Taraftarın takımını ve kulübünü benimseyip, kraramsarlıktan uzak bir şekilde umudu ve sevgiyi yaşayıp, yaşatarak hayata kaldığı yerden devam etmesi gerekir. Şampiyonluklar gelip geçici ama kalıcı olan karakterlerdir. YENİ BİR PROFİL Fenerbahçe taraftarı stat şatlarının iyileşmesi, yönetiminin büyük transfer politikası ile birlikte kimlik değiştirdi. Daha farklı yüzleri tribünlerde görür oldunuz. Kulübü için para harcayan, bu topluluğun bir parçası olmaktan keyif alan, aynı zamanda verdiğinin de karşılığını istediği için, kolay memnun olmayan yeni bir profil kazanıldı. Rakamlar ve istekler o kadar büyüdü ki, birden bire göklere uzanan eller bulutları da tutmaya başladı. Şampiyonlar Ligi başarısı, Fenerbahçe taraftarlarına Türkiye'yi unutturdu. "Nasıl olsa kazanırız" diyenler sadece sahadakiler değildi. Tribünlerde Liverpool'a, Chelsea'ye tempo tutanlar, sahadaki rakibi, rakipten saymayanlar vardı. Öz eleştiriyi hepimiz yapmalıyız. Bunu yönetim veya teknik heyet doğru yapmadığı için şampiyonluk kaçtı. Onlar sahadaki galibiyeti "hatasızlık" olarak yorumladıkları için keyfiyet, kayıp puanlar silsilesini getirdi. Fenerbahçe taraftarı da geçen sezon içinde "kibirinin" öz eleştirisini yapmalıdır. Bir zamanlar en büyük rakibinin yaptığı hatayı tekrarlayıp, tekrarlamadığını, "annenizin ligi" snopluğuna kapılıp kapılmadığını sorgulamalıdır. Bu tip duruşun, burnu büyüklüğün kulübe ve kendilerine ne sempati getirdiğini veya neleri götürdüğünü sormalı. "Büyüdükçe, küçüleceksin..." Çok güzel bir sözdür. Bir taraftar elbette büyük sevinçleri doyasıya yaşamalı, mutluluğun zirvesini aramalı. Ama bunu yaparken, kendini yaşadığı toplumdan, arkadaşlarından, kendisini büyük yapan nedenlerden soyutlamadan, saygıyla yaşamalı. Çünkü Fenerbahçe, sadece Saraçoğlu Stadı'ndan ibaret, iki haftada bir 50 bin kişinin coştuğu sembol değildir. Fenerbahçe, Türkiye'nindir ve sevinçlerine de Türkiye'yi dahil ederek, herkesle birlikte kol kola yürümelidir.