Kuralların ruhu yok Derbiler de oynandıkları şartlar ve zamana göre farklı hakem yorumları ister Kurallar hakemlerimizin at gözlüğü olmuş. Ezip geçiyorlar, haklı da çıkıyorlar
Şimdi dinleyin siz hakem uzmanlarını, federasyon yetkililerini veya Merkez Hakem Kurulu açıklamalarını... Bittiğinde, "Yahu adamlar ne kadar haklıymış, biz hiçbir şey bilmiyor muşuz" diyeceksiniz ve bugün yerden yere vurulan Cüneyt Çakır'ın aslında ne büyük bir hakem olduğunu hep birlikte anlayacağız. Kurallar söz konusu... Kitapta maddeler halinde yazan ve hakeme yetkilerini nasıl kullanacağını anlatan kurallar var. Maçların çerçevesini, oyuncuların ne yapıp yapmayacaklarını belirleyen bu kurallar dışında, bir de hakeme tanınan "yorum" ve "taktir" hakları vardır. "Neden böyle yapmıştır" futbolun ileri gelenleri... Bilirler ki, her pozisyon, her kurala uymaz. Her maç aynı değildir.
Birinci haftadaki başlangıç ile, sonlara doğru oynanan finaller farklı ruhlar taşır. Bu yüzden hakem yorumu ile bir maç anlamını yüklenir... Veya son derbide olduğu gibi anlamsız kalır... Cüneyt Çakır'ın son derece kötü yorumlarıyla, her iki takım için de kötü bir akşam yaşadık aslında. Çakır'ı Fenerbahçeliler çok eleştiriyor. Gökhan Gönül'e gösterdiği ikinci sarı ile maç kırıldı çünkü. Volkan'ın gole giderken maçı bitirmesi arada kaynıyor. Dedik ya, finaller önemlidir. Eğer maç 1-1 bitse bu kez Galatasaray'dan veryansınlar gelecekti. Adnan Polat'ın daha önce damgaladığı Çakır'a, bu kez farklı yönden hitap edilecekti. Bir gerçeği değiştirmek mümkün olmayacak. Türkiye'nin en üst düzey hakemlerinden birinin kuralları uygulayışını izledik. Ve görüldü ki, bu hakemler ile daha kaç takım küme düşer, daha kaç takımın kupası, şampiyonluğu gider, daha kaç federasyon zan altında kalır, belli değil. En iyisi Selçuk Dereli'nin 10 gol atmış Almanya'ya, son dakikada garip bir penaltı çalması ve on birinciye neden olması gibi. Kuralları bizim hakemlerimizin at gözlüğü olmuş aslında. Her şeyi ezip, geçiyor ve sonunda haklı çıkmayı başarıyorlar. O yüzden biz haksızız, onlar...