100. Yıl senfonisi Alex ve Carlos gibi iki yıldızın yazdığı senfonide diğer oyuncular da 'ses' olunca, ortaya Şampiyonlar Ligi'ni sallayan Fenerbahçe çıktı
AZİZ Yıldırım'ın, Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök ile yaptığı röportajdan bir cümleyi ayıralım. Yıldırım, Sevilla maçı öncesinde Alex ile yaptığı konuşmayı aktarıyor. Takım kaptanının yeneceklerini söylediğini, galibiyet beklediğini ifade ediyor. İki tarafın birbirine duyduğu güvenin üstünde anlam taşıyor bu konuşma. Aziz Yıldırım, futbolcunun gözünde gördüğünü aktarıyor aslında. Onun inancını, kendi tecrübe süzgecinde değerlendirdikten sonra bu açıklamayı yapıyor. Alex'in kaptanlık bandını koluna taktıktan sonra yaşadığı değişim ile birlikte Fenerbahçe de yükseliyor.
Kaç senedir vurdum duymazlığını eleştirdiğimiz bu büyük oyuncunun, kendini sorumlu hissedip, lider kişiliğini ortaya çıkardıktan sonra, çevresine yaydığı sinerji ile kazanılan ivmeyi bir kez daha görüyoruz. Geçmiş sezonlarda bu misyonu Ümit Özat ile Tuncay Şanlı üstlenmişlerdi. Risk alan, rakibi zorlayan, protestolara göğüs geren onlardı. Şimdi sıra Alex'te... Yıldız oyuncuyu böyle yapan tek neden kaptan olması mı? Bence öyle... Tüm Brezilya'nın kahramanı Roberto Carlos, eğer Alex'in arkasından yürüyorsa, değişim de kaçınılmaz olur. Carlos'un sahadaki verimi eleştirilebilir. Ama takıma ve kulübe yaptığı katma değerin ölçüsü yok. Sevilla galibiyeti sonrasında UEFA'nın internet sitesinde veya Avrupa'nın sayılı spor sayfalarında Fenerbahçe galibiyeti övgüler ve büyük puntolarla işleniyorsa bu, takıma verilen değerden. Bu galibiyeti bir Danimarka takımı alsaydı, tek sütunda geçerlerdi haberi. Ama kadrosunda Roberto Carlos barındıran bir takım, hızla manşette yerini alır. İki yıldızın, iki farklı vizyonu birleştiğinde, Fenerbahçe de takım olarak bu harmoninin içine girdi. Her oyuncu bu güzel senfoninin içinde bir "ses" olmak istedi. Ortaya, özellikle Şampiyonlar Ligi maçlarında çok farklı olan bir takım çıkardılar. Bize de seyredip, övmesi kalıyor. Hele şükür.