Ne zaman çerçeveleyecek birini arasam aklımdan geçen ilk isimdir Hakkı Yalçın... Hakkı olduğu için yazıyorum. Haftalardır "ha şimdi, ha yarın" diye diye erteledim. Sebebini bilmiyorum. Romantik biri olamamak diyebilirsiniz. Beni baskı altına alan yazıları herhalde. Ya da daha açık ifadeyle, "Güzel bir insanı çirkin yazma korkusu" da diyebiliriz. Onu yazmak kolay değil vesselam. Yazdım, sildim; sildim yazdım adını. Kelimelerin efendisinin, güzel Türkçenin ustasının, başarıları yücelten insanın, "ahenkle dans eden kelimeler" in sahibinin affına sığınarak yazıyorum.
Her gün onlarca defa dinlediği kötü bir şarkının sözü, formsuz bir futbolcu, yeteneksiz bir yorumcu diye bakarsa yazıma, çok mutlu olurum. Hakkı Yalçın, on parmağında on maharet olarak bilinen bir isim. Şarkı sözleri, kendisi kadar güzel. Spor yazısı, içindeki sevgi okyanusları kadar sonsuz. Ustaca kullandığı kalemi yüreği kadar güçlü. Onun ince eleştirileri bazen kılıç gibi keskin, sevgi sözcükleri hayata döndürecek kadar etkili. Böylelerine bizim mahallede "üstat" diyorlar. Aynen öyle. Onun gibi yazmayı, yazdıklarını Mustafa Sandal gibi okumayı çok isterdim. Kızmadın değil mi Hakkı Ağabey?