Düğün Var İstihbarat şefim Yılmaz Şenol yine yaktı çıramı. Koca Ankara büroda adam kalmamış gibi tuttu beni görevlendirdi Fenerbahçe maçına. Dedi ki, "Abi al bu uçak biletin. Otelin hazır. Bu akşamdan uçuyorsun. Yarın müsabakadan önce Fener tesisleriyle ilgili bir etkinlik var onu da izle, güzel resimler çek, haberini hemen at. Çok şık giyin çünkü devlet adamları filan da gelecek açılışa. Sonra maça git oradan da resim yazı tamam mı?"
LACİLERİ ÇEKTİM İtiraz etsem dinleyecek sanki. Zaten gık dememe fırsat kalmadan arkasını döndü, yürüdü gitti. Saate baktım 17.30. Bilete baktım uçuşa 2 saat var.
Fırtına taklidiyle eve ulaştım, yegane takım elbisem olan 8 yıllık lacivertleri çektim, makineleri topladım evden çıkıyorum ki anneannem seslendi - Allah bir yastıkta kocatsın. Benim de selamımı söyle hepsine. Gayrı ihtiyari "peki" dedim ama ardını getirip; "Geline takı takacak mısın?" diye sorunca ayıktım - Düğüne mi gidiyorum sandın anneanne? - Düğün değilse de nikah işte - Ne nikahı? - Neco'nun nikahı - !!!! - Yakın arkadaşın değil mi? Yalnız bırakmasaydın böyle mutlu günde - Aile arasında yapıyorlar nikahı - O zaman o sivri biber gibi kızınkine davetlisin - Sivri biber mi? - Canım giden mi duran mı bir kız var ya o - Güzide Duran'ı söylüyorsun ama ona da kimse gitmeyecek - Arası mı açık herkesle? - Ne bilirim el alemin el alemle arası açık mı kapalı mı? Konuşurlarken duydum. Basına kapılıymış o nikah - O zaman Rahmet'inkine koşturuyorsun - O kim yahu? - Rahmet o doktor çocuk. Ufakmış gibi duruyor ama okumuş doktor çıkmış - Yağmur Atacan'ı diyorsun anladım. O dizi icabı doktor. Hem tanımam etmem o delikanlıyı. - Meşhurlar üç ayrı yerde düğün dernek kuruyor, sen itibar etmiyorsun. Nerede kaldı gazeteciliğin? - Anneanne maça gidiyorum ben Ankara'ya - Maça mı? Ankara mı? Böyle iki dirhem bir çekirdek? - Maçtan önce açılış var. Belediye Başkanı, Fener Başkanı bir de dolu mühim adam gelecek açılışa. Fenerbahçe tesisleri yapılacak orada - Vah vah vah vaaaah! - Ne oldu ki? - O koskoca tarihi Fenerbahçe Ankara'ya taşınıyor ha. Bıktılar pahalılıktan tabii. - Bir tanem ne olur lafa tutma da yetişeyim ben uçağa - Dur dur dur. Uzak yola gidiyorsun arkandan su dökmem lazım.
YAZMAM ABİ Gerisini anlatmaya dilim varmıyor ama mecburum yazmaya. Su dökümünden sonra, dua merasimi filan derken sıkışık trafiğe de kalınca kaçırdım uçağı. Korka çekine aradım Yılmaz Şenol'u. Dinledi, dinledi, dinledi tek cümle kurdu O zaman maçı da yazma. Sonra da "çat" kapattı suratıma. "Bu adam niye maçı yazmadı?" dersiniz diye anlatayım dedim.