'Lost'lar ve dostlar Bütün dünyayı ekrana kilitleyen "LOST" yani "KAYIP" dizisini izler gibiydik ilk devre. F.Bahçe 45 dakika boyunca öyle bir kaybolmuştu ki, saha içinde ara da bul. İnanç lost, cesaret lost, çırpınma lost, kabiliyet lost, takım ruhu lost, inisiyatif lost. Sözün özü takım değil 'Lost'ra salonu gibiydik aga. Cilamız boyamız da hafta boyu sayfalar, demeçler dolusuydu peeeh! Ha bu arada kaptan Alex, 1-2 korner bir kaç da duran topa dandik vuruşlar yapmanın ötesinde ekstradan lost bir futbolcuydu dün gece. Neymiş adamların beheri ve de totali Fener takımına göre misli misli pahalıymış. Avrupa'da bile kasası en kuvvetli kulüpmüş Chelsea. Yahu elinizi vijdanınıza koyup söyleyin, böyle 'kayıp' olmuş F.Bahçe'nin karşısında mesela Kayseri, Sivas, Manisa kabilinden bir Anadolu takımı olsa çok mu farklı olurdu? Kasanın değil yürek kaslarının kuvveti önemli bu maçlarda.
Teessüf ederim Bu arada gel de 13'ün uğursuzluğuna inanma. Dakika 13 ve gol. Hem de kendi kalemize, hem de bir önceki Sevilla maçının yıldızlaşmış adamı Deivid'in ayağından. Volkan'ın ilk yarıda mutlak 2 golü kurtarışını ayrı tutarak ve başta oyunu okuyamayan Zico olmak üzere Fener'e teessüflerimi bildirerek 2. yarının analizine geçiyorum. İkinci yarı başladı da ne oldu? Birkaç pırpırlanma, Alex'in alıştığımız usta vuruşları yerine bu kez facia kafasıyla mutlak golü hacamat etmesi, Aurelio'nun harika çalımlarla 6 pasa inmesine rağmen pasının berbatlığı falan filan o kadar. Veee, benim bunca gamlı baykuşluğum, bunca hicranlı hüsranlı laf salatamdan sonra Kazım'ın ruhlara karanfil kokusu veren o güzeller güzeli golü. Ardından iki taraflı akınlar, karşılamalar ve gecenin önde gelen kabızlarından Kezman'ın yerini Semih'e terk edişi. 74'te Deivid'in kaçırdığı gole Marmara çırası gibi yanmamız. Amaaaa daha bu yangının sıcağı soğumadan yine aynı Deivid'in dünyada eşine az rastlanır güzellikteki golü ve ayağa fırlayan bir koca Türkiye. Buna yürek mi, hançere mi, sinir sistemi mi dayanır kardeşim? Yani dostlar yazımın başında kayıp yani lost ilan ettiğim topçularımız önce kendilerini buldu sonra da biz neşemizi. Lost'lar dost oldu, zafer bizim oldu...