Off Beşiktaş Beşiktaş'ta geçtiğimiz hafta başlatılan transfer politikasına değinmeden maça gelmeyeceğim. 4 yıldır kangrene yol açan ve milyonlarca doların uçup gitmesine vesile olan transfer politikasının yeni versiyonu vizyona girmeden iki kelam etmek istiyorum. 2x2=4 eder nasıl basit bir matematik hesabıysa, futbolda da sağlam bir takım iskeleti kurmanın gerekliği de o kadar basittir. Beşiktaş Zago ve Ronaldo'dan sonra tecrübeli, istikrarlı iki stoper, Giunti ve Tayfur'dan sonra iki sağlam ve istikrarlı ön liberoyu takımına koyamayan Beşiktaş, 4 yıldır sancı çekmektedir. Yönetim ve sürekli değişen teknik kadro şu defansın göbeğine Zago tarzı tecrübeli, lider bir stoper almadan bu takıma 2 kilo şeker almak bile haramdır. Hâlâ 23 yaşında, gelecek vadeden gençler üzerine yatırım yapmak bu takım için kumardır. 2 milyon dolara eşantiyon olarak alınan ikinci lig seviyesindeki Gordon fiyaskosu da dururken transferde son 1 haftadır gösterilen yol haritası yine endişe vermektedir. Aslında 7'sinden 70'ine bütün camia defalarca yazılan bu gerçeklerin farkındadır. OFTAŞ maçına gelince. Siyahbeyazlı futbolcular hazırlık maçlarında bile görülmeyecek bir kötü futbolla sahadaydılar. Tribünde seyirci de olmayınca izleyenleri esnetecek bir oyun ortaya kondu. Kontrolden çıkmış gibi ne oynadığı belli olmayan Serdar Özkan'dan, maç berabere giderken bile aut atışını geciktiren Hakan Arıkan'a kadar takım tam bir şaşkınlar mangasıydı.
Zikzaklı politika Hakemlerin Beşiktaş'ı ezen, küçük düşüren hareketlerini yazmak sahada hiçbir şey yapmayan ruhsuz futbolcuları onurlandırmak olur. Bu yüzden bu konuya değinmeyeceğim. Sadece dün bile penaltıyı vermeyen hakemlerin bu 'garip' tutumlarının özünde Yıldırım Demirören yönetiminin izlediği zikzaklı politikalarının doğurduğu boşluğun sonucudur. Hakemler Beşiktaş'a düdük çalarken 1, F.Bahçe'ye çalarken 10 düşünmektedir. Beşiktaş dün ligi ve kendini bitirmiştir. Gün, sayın Yıldırım Demirören'in şapkasını önüne alıp düşünme ve karar verme günüdür.