Bravo Ümit Konya'ya son yirmi yılın en yoğun karı yağınca maçta bir gün sonraya ertelenmişti. Galatasaray açısından bu gecikme pek olumlu oldu diyemeyiz. Çünkü UEFA Kupası'nda Leverkusen ile oynayacağı karşılaşmada en az bu lig maçı kadar önemliydi. Şimdi bu kadar kısa zamanda böyle bir Avrupa maçına ne kadar yeterli hazırlık olur biraz şüphe içindeyim. Umarım bundan fazla etkilenmezler, ordan başarılı bir sonuçla tekrar İstanbul'a dönerler. Maça gelince... Sarı-kırmızılı takım sahaya yine 11 yerli futbolcusu ile çıktı. 4 yabancısı kulübede otururken, iki yabancısı Lincoln ve Song ise İstanbul'da kalmıştı. İlk yarıda ikisi Hakan Şükür ile olmak üzere üç net gol pozisyonundan yararlanamadılar. Özellikle bu tip sahalarda ele geçen fırsatları çok iyi değerlendirmek gerekir. Saha temizlenmiş bile gözükse adeta buzla kaplıydı. Futbol oynamak değil bu sahada yürümek bile zordu. Genç Uğur da maçın ilk yarısında bu bazların kurbanı olup sakatlandı ve sahayı terk etmek zorunda kaldı. Oysa son haftalarda oldukça formdaydı.
Tek vuruş ustası İkinci yarıya gelince bu yarıda da Galatasaray üstün bir oyun ortaya koydu. Bu yarıda Ümit Karan golü atınca 1-0 da öne geçtiler. Özellikle bu maçta Ümit Karan için ayrı bir parantez açmak lazım. Türkiye'nin en iyi tek vuruş ustası. Yine maç boyunca çok çalıştı. Bence maçın adamıydı. Hele hele uzatma dakikalarında bir stoper gibi Konyasporlu futbolcunun vurduğu topa yatması ve üç puanı kurtarması da bana göre onu bu maçın kahramanı yaptı. Bu karşılaşmada Galatasaray, Uğur gibi formda bir ismi kaybederken, Leverkusen maçı öncesi Mehmet Topal gibi bir oyuncusunun da sağ dizinden sakatlanması oldukça kötü oldu. Ancak yine söylüyorum, bu takım Leverkusen'den çok üstün. Normal şartlarda bu turu orada geçmesi lazım. Alman takımı ile oynanan ilk maçtaki futbolunu ortaya koyarsa da bu işi orada bitirirler. Umarım her şey yolunda gider Galatasaray'da UEFA'da finale gider. Sonuç olarak G.Saray kötü hava şartları nedeniyle daha da güç hale gelen bir maçı kazandı.