Birinci raunt Yayıncı kuruluşların çıkarları doğrultusunda dizayn edilen Futbol Federasyonu, yeni çıkarlar dolayısıyla önümüzdeki günlerde tekrar kaosa düşecektir. Özerkliğe geçtiği günden bugüne; siyasetin, yer altı güçlerinin ve endüstriyel futbolun egemenliğinden kurtulup kendinden beklenen, "Adil-güven veren, tarafsız" bir yönetime ne acıdır ki bir türlü kavuşamamaktadır. Yönetimlerin hakimiyetini elinde tutmak isteyen güçler çeşitli 'Bizans oyunları'yla ya genel kurul yapılarını ya da yasaları değiştiriyorlar. Futbol için maddi, manevi emeğini ve ekmeğini vermiş değerli futbol adamları bir çırpıda saf dışı bırakılıp adam bile sayılmazlarken, hayatlarında maça gitmemiş kişiler futbolun genel kurul üyesi yapılabilmektedir. Kuralları, çağdaş yapılanmanın gereklerini bilmeden, dünya futboluyla ilgili hiçbir vizyonları olmadan, programları, planları, ekipleri bulunmadan nasıl seçilebilirler, Türk futbolunu nasıl yönetebilirler! Üzücü ama delege yapıları bugün "kim bizden, kim onlardan" fırtınasına kapılmış ahbap-çavuş ilişkilerine dayalı biçimdedir. 'Futbol ailesi' denilerek bir sivil toplum gücü gibi sunulan parçalanmış bir aile modeliyle yaş ortalaması 28.5 olan genç bir toplumun futbol önderliğine talip olmak artık eskisi gibi kolay değildir.
Biat ederse kalır bile... Ankara'dan, Amerika'dan, medya dünyasından ve yer altı güçlerinden icazet almadan hiçbir aday ismini bile deklare edemez. Halbuki hiçbir ekibe dahil olmayan ne güzel insanları var bu ülkenin. Ama nafile. İcazet merkezlerinden geçmemiş olanların, 'okey' almamışların bundan böyle ezberleri bozup federasyon delegasyonuna bile girmeleri mümkün değildir. Doğruları dobra dobra konuşamayan futbol dünyamızda herkes birbirinden korkmaktadır. Türk futbolunun onursal başkanı bile korkularını aşıp aday bile olamazken, "Ben bu işlerde artık yokum" deme şeffaflığını bile gösterememektedir. 'Demokles'in Kılıcı'nı her an ensesinde hisseden, dün "resmini koysa başkan seçilir" denilen kişi bile yarın biat etse yerinde kalabilir. Olmaz olmaz dememek lazım, burası Türkiye. Eski Milli Takımlar sorumlusu Ayhan Bermek planlı, programlı, vizyonlu daima hazır bir aday. Nedense son düzlükte bir türlü hızlanamıyor! Önceki seçimdeki yanındaki 'icazetliler' bu kez yanında yok. Eski başkanı Erzik de, klasik rakibi Ulusoy da bu yolculukta şimdilik (!) Bermek'i yalnız bırakıyorlar. Bugünkü seçim atmosferini sağlayan Ankara'nın icazetini arkasına alan, yalnız 'İsviçre' denilince panikleyen "ne olursa, kim olursa olsun, yeter ki biz içinde olalım" diyen 37 plakalılar hâlâ bir lider çıkaramadılar. Futbol popülaritesinden başka hiçbir talebi olmayan bir adayı bulamadılar. Futbolumuzun bir döneminde içinde bulunmuş bir kişi olarak hiçbir şey yapamamak cidden gücüme gidiyor. Birileri gibi, "Herkes başının çaresine baksın, bana ne" de diyemiyorum.