Arzuman-pansuman Maçtan önceki demeçlere göre Zico'nun öngörülerini Sağlam'ın öğrencileri gerçekleştirince Beşiktaş, Kadıköy'de 3. dakikada Bobo ile öne geçti. Beklenmedik gol şok etkisi yaratınca da Fenerbahçe'de oyun planı alt üst oldu. Beşiktaş'ta ise bu artı motivasyon 10 dakika daha sürdü. Sağlam'ın önemli kartlarından biri olan Gökhan, kendi kendini sakatlayınca F.Bahçe, Kadıköy'de olduğunu hatırladı. Derbilerde öne geçmenin avantajı kadar skoru korumak da çok zordur. Hele önünde 87 dakika varsa ve defans bloğunda çatladıysa, rakibini ürkütmek amacıyla da olsa sertliğe başlarsın. Fakat duran top ustalarının çoğunlukta olduğu F.Bahçe'ye karşı bu da koz vermek olunca oyun planın da abur-cubur olur. Aurelio-Deivid paslaşması skora denge getirdi. Fenerbahçe, golün kazandırdığı rahatlıkla rakibine adeta "İşte maç şimdi başlıyor" diyordu. Deivid'in ofsayta kaldığı için sayılmayan golü bence Alex gibi bir oyuncunun kendi yapması gereken bir görevdi.
Semih'e dikkat İkinci yarıda F.Bahçe, tempo yükseltince oyunda futbol adına güzellikler oluştu. Derbi de normal bir maçtan çıkıp nihayet lider ortaklarının müsabakasına döndü. Golü daha çok isteyen sarı-lacivertliler, hücumda çoğalınca ve geri dönen topları kontrol edince Semih'le ikinci golü buldu. Semih'in gol sonrası amacı ne olursa olsun bilerek sarı kart görmesi F.Bahçe yönetimi tarafından ciddiye alınmalıdır. Federasyonun "aman sende"cilikle önemsemediği hakem atamaları ne kadar tehlikeli ve yanlışsa, Semih'in bu davranışı da yanlıştı. Bu tip sosyal yaklaşımlar bir gün kulüplerin başına bela olabilir. Müsabakının son dakikasında şahsen iyi çözemediğim Beşiktaş golünün bir hakemin oyun sonuca ne kadar etki edebileceğinin açık neticesiydi.