Tüm muhalefete rağmen takımın başına geçen Kalli, saha içi sonuçlarından çok oyuncularıyla yaşadığı sorunlarla gündeme geldi.
OFTAŞ maçını beklemeden Türkiye'den ayrılması ortalığı karıştırdı. Şimdi yönetim hem hoca, hem de yeni oyuncular arıyor.
***
Başladığı yerde
Tüm muhalefete rağmen takımın başına geçen Kalli, saha içi sonuçlarından çok oyuncularıyla yaşadığı sorunlarla gündeme geldi OFTAŞ maçını beklemeden Türkiye'den ayrılması ortalığı karıştırdı. Şimdi yönetim hem hoca, hem de yeni oyuncular arıyor.
Ligde açık ara şampiyonluk, UEFA Kupası şampiyonluğu derken, ligin ilk yarısını 3. sırada bitiren ve UEFA'da zorlukla gruptan çıkan Galatasaray için aslında beklenen son gerçekleşti. Zaten sarı-kırmızılılar çalkantılı bir başlangıç yapmışlardı. İlk sezonunda takımı şampiyonluğa taşıyan Gerets'in aynı başarıyı tekrarlayamaması üzerine yollar ayrılmış ve yeni hoca arayışlarına başlanmıştı. Belçikalı hocanın yerine 'yerli mi yabancı hoca mı' gelmesi konusundaki tartışmaların ardından Feldkamp'ın ismi ortaya atılmış ancak Alman hocanın ilerlemiş yaşı nedeniyle başlarda bu ihtimal pek inandırıcı gelmemişti. Ancak günler ilerledikçe ve yönetim içindeki kaynamanın dışarıya yansımasıyla birlikte Kalli'nin İstanbul biletini dahi ayırttığı ortaya çıktı. Ancak iş bununla bitmiyordu. Adnan Polat'ın getirmeyi kafasına koyduğu Kalli'nin kendisine muhalif yönetecilere sağlıklı olduğunu göstermesi, planlarını anlatması gerekecekti. Nitekim kameralar önünde Galatasaray formasına elinin tersiyle iten Kalli, şaşalı bir şekilde geldiği İstanbul'da yönetimin mülakatına girmeyi içine sindirebiliyordu. Kalli, karşısında yer alan bazı isimleri Polat'ın da katkısıyla etkilemeyi bilirken, Ali Gürsoy ile Şükrü Ergün geri adım atmadı, Galatasaray yönetiminden istifa etti.
DÜDÜK FIRLATTI Önerilen tüm yardımcı hocaları reddedip, Ahmet Akcan ile birlikte takımın başına geçen Kalli, antrenmanlarıyla olmasa bile otoritesi ve disiplini ile öne çıktı. Hasan Şaş'a düdük fırlatması, Fenerbahçe ile görüşen Ümit Karan'ı antrenmandan kovması manşetleri süsleyen icraatlarından bazılarıydı. Hazırlık maçlarında oyuncuları bir bir tartıya alan Alman teknik adam eline bu defa budama makasını aldı ve Necati, Hasan Kabze, Orhan ile Cihan'ı takımdan gönderdi. Mondragon, İliç, İnamoto, Fevzi, Tolga, Tomas, Ergün, Emre Aşık, Ferhat, Aydın ile birlikte gönderilenlerin sayısı neredeyse bir takım kadrosunu buldu, hatta geçti. Tabii Kalli'yi bu rahatlığa iten biraz da yönetimin kendisiydi. Gerets'e İnamoto, Okan Buruk, Carrusca gibi isimleri reva gören sarı-kırmızılılar, Alman hoca için 'yoksa maden mi buldular' denilecek kadar kesenin ağzını açtı ve Lincoln başta olmak üzere Linderoth, Nonda, Volkan, Hakan Balta, Servet, Orkun, Bouzid, Barış ve Serkan'ı transfer ederek kadroyu güçlendirdiler. Bu dev operasyona ve hazırlık maçlarında alınan kötü sonuçlara karşılık, Galatasaray'ın lige iyi bir başlangıç yapması umutları yükseltti, eleştirilerin yerini, 'Acaba haksızlık mı yapıyoruz?' şeklinde vicdan muhasebeleri aldı. Hele geçen sezondan kalan 5 maçlık seyircisiz oynama cezasının 4 galibiyet, 1 beraberlik alınarak yenilgisiz atlatılması, sezonun flaş transferi Lincoln'ün gözlere hitap eden oyunu ve golleri keyiflere keyif kattı. Ligdeki başarılı sonuçlar UEFA Kupası ile devam etti. 2. ön eleme turunda Koprivnica'yı geçen Galatasaray, favori çıktığı Sion karşısında 3-0 geriye düşse de bu kimseyi korkutmadı. Nitekim ilk maçta 2 gol atıp, tura yaklaşan Cimbom, rakibini Ali Sami Yen'de 5-1 mağlup ederek tavan yaptı ve adını UEFA Kupası'nda gruplara yazdırdı. Artık bırakın gruptan çıkmayı, UEFA Kupası'nda şampiyonluğa garanti gözüyle bakılmaya başlandı. Her şey güzel giderken 29 Eylül sabahı taşları yerinden oynatacak, günlerce konuşulacak bir olay yaşandı. Hakan Şükür'ün kızını kahvaltıda gören, antrenör Ahmet Akcan'dan takımla birlikte tesislerde kaldığını, Lincoln'ün de Brezilya'dan gelen arkadaşlarıyla gece geç saatlere kadar oturduğunu öğrenen Kalli, geri dönüşü olmayan kararını verdi ve iki yıldızını Beşiktaş maçı öncesi kadro dışı bıraktı. Artık sarı-kırmızılı ekibin iki önemli kozu, sahada değil, tribündeydi. Hakan Şükür zorlukla objektiflere gülümserken, Lincoln'ün üzüntüsü, sıkıntısı, kızgınlığı suratına yansıyordu.
HİÇ UNUTULMADI Hakan ve Lincoln'ün olmamasına karşın Galatasaray'ın Hakan Balta ve Nonda'nın penaltıdan attığı golle Beşiktaş'ı yenmesi Kalli'nin rahat bir nefes almasını sağladı belki ama bu olay artık her kötü sonuçtan sonra önüne gelmesini engelleyemeyecekti. Zira Kalli için kötü günler başlamıştı. Hakan Şükür ve Lincoln affedilmelerine karşılık kadro dışı kalmalarının şokunu üzerlerinden bir türlü atamadılar. Özellikle Lincoln, sakatlıkların da etkisiyle ligin başlarındaki futbolun yarısını bile sahada veremez hale geldi. Kalli, sakatların çok olması, oyuncuların kendisine karşı aldığı tavırlar nedeniyle kadro kurmakta zorlanırken, Hasan Şaş'tan bek, Sabri'den ön libero, Arda'dan orta saha, Hakan Balta'dan kanat adamı yaratmaya çalıştı. Barış'ı oynatmadığı mevki kalmadı. Her kadro değişikliğinde biraz daha eleştirildi. Oyuncular da artık hocasının kararlarını sorgular hale geldi. Sabri Helsingborg, Hakan Kayseri, Arda ise Sivas maçında Servet ile yaşadığı diyaloğun ardından kenara alınmasına el kol hareketleriyle karşılık verdi. Hasan Şaş kırmızı kart gördüğü Belediye maçından sonra Galatasaray'dan ayrılacağını açıkladı. Tüm bu karmaşaya karşılık Galatasaray saha içinde göze hoş gelen bir futbol oynuyor, Nonda, Ümit, Servet, Serkan gibi oyuncuların son dakikalarda bulduğu gollerle, galibiyete ulaşıyor ya da yenilgiden kurtulmasını biliyor, liderliğini koruyordu. Taki Fenerbahçe maçına kadar. Fenerbahçe karşılaşmasında olan oldu. Galatasaray, Kadıköy'de rakibine bir kez daha yenilip, namağlup unvanını kaybetti. Daha da kötüsü hatalı bir gol yesede Orkun'un başarılı kurtarışları sayesinde fark yemekten kurtuldu. Moralsiz aslanlar, Sivas'ı yenip liderliği geri alırken soğuğa dayanamayan ve yatağa düşen Kalli'yi kaybediyor, sorunlu açtığı ligin kapanışını da olaylı bir şekilde yapıyordu. Puan farkıyla lider tamamlaması beklenirken, OFTAŞ ile berabere kalarak ilk yarıyı Sivas ve Fenerbahçe'nin ardından 3. sırada bitiren Galatasaray, Bordeaux'nun Panionios'u yenmesiyle UEFA'da güçlükle tur atlıyor, Austria Wien karşısında sergilenen isteksiz futbol Galatasaraylıların umutlarını kırıyordu.
TEZ KONUSU OLUR! Galatasaray için en kötüsü ise 'Devre arasında bırakıp kaçar' denilen Kalli'nin bu tahminleri haklı çıkartır bir şekilde OFTAŞ maçını beklemeden Türkiye'den ayrılmasıydı. Ne gariptir ki Ankara'ya gitmesine izin verilmeyen Kalli, Almanya'ya gitmekte sakınca görmemişti. Oldukça hararetli ve hareketli geçen ilk yarının ardından Galatasaray yeniden başa dönmüş görünüyor. Kalli döner mi, dönmez mi bilemiyorum ama yönetimin hoca arayışlarına başladığı gazeteleri süslemeye başladı bile... Ayrıca bir yandan da futbol şubesi, 'tez konusu olacak' transferlerine transfer eklemek için çalışmalarını sürdürüyor. Tüm bu yaşananlara mart ayındaki kongreyi de eklersek 'Galatasaray'ı daha da zor günlerin beklediğini' söyleyebiliriz. 'Bu kadar gürültü patırtıdan şampiyonluk çıkar mı' derseniz bu çok zor gibi görünüyor ancak 'futbol bu, her şey olabilir' deyip bir açık kapı bırakmakta da yarar var...
İliç, İnamoto, Fevzi, Tolga, Tomas, Ergün, Emre Aşık, Ferhat, Aydın ile birlikte gönderilenlerin sayısı neredeyse bir takım kadrosunu buldu, hatta geçti. Tabii Kalli'yi bu rahatlığa iten biraz da yönetimin kendisiydi. Gerets'e İnamoto, Okan Buruk, Carrusca gibi isimleri reva gören sarı-kırmızılılar, Alman hoca için 'yoksa maden mi buldular' denilecek kadar kesenin ağzını açtı ve Lincoln başta olmak üzere Linderoth, Nonda, Volkan, Hakan Balta, Servet, Orkun, Bouzid, Barış ve Serkan'ı transfer ederek kadroyu güçlendirdiler. Bu dev operasyona ve hazırlık maçlarında alınan kötü sonuçlara karşılık, Galatasaray'ın lige iyi bir başlangıç yapması umutları yükseltti, eleştirilerin yerini, 'Acaba haksızlık mı yapıyoruz?' şeklinde vicdan muhasebeleri aldı. Hele geçen sezondan kalan 5 maçlık seyircisiz oynama cezasının 4 galibiyet, 1 beraberlik alınarak yenilgisiz atlatılması, sezonun flaş transferi Lincoln'ün gözlere hitap eden oyunu ve golleri keyiflere keyif kattı. Ligdeki başarılı sonuçlar UEFA Kupası ile devam etti. 2. ön eleme turunda Koprivnica'yı geçen Galatasaray, favori çıktığı Sion karşısında 3-0 geriye düşse de bu kimseyi korkutmadı. Nitekim ilk maçta 2 gol atıp, tura yaklaşan Cimbom, rakibini Ali Sami Yen'de 5-1 mağlup ederek tavan yaptı ve adını UEFA Kupası'nda gruplara yazdırdı. Artık bırakın gruptan çıkmayı, UEFA Kupası'nda şampiyonluğa garanti gözüyle bakılmaya başlandı. Her şey güzel giderken 29 Eylül sabahı taşları yerinden oynatacak, günlerce konuşulacak bir olay yaşandı. Hakan Şükür'ün kızını kahvaltıda gören, antrenör Ahmet Akcan'dan takımla birlikte tesislerde kaldığını, Lincoln'ün 
de Brezilya'dan gelen arkadaşlarıyla gece geç saatlere kadar oturduğunu öğrenen Kalli, geri dönüşü olmayan kararını verdi ve iki yıldızını Beşiktaş maçı öncesi kadro dışı bıraktı. Artık sarı-kırmızılı ekibin iki önemli kozu, sahada değil, tribündeydi. Hakan Şükür zorlukla objektiflere gülümserken, Lincoln'ün üzüntüsü, sıkıntısı, kızgınlığı suratına yansıyordu. 
yenilgiden kurtulmasını biliyor, liderliğini koruyordu. Taki Fenerbahçe maçına kadar. Fenerbahçe karşılaşmasında olan oldu. Galatasaray, Kadıköy'de rakibine bir kez daha yenilip, namağlup unvanını kaybetti. Daha da kötüsü hatalı bir gol yesede Orkun'un başarılı kurtarışları sayesinde fark yemekten kurtuldu. Moralsiz aslanlar, Sivas'ı yenip liderliği geri alırken soğuğa dayanamayan ve yatağa düşen Kalli'yi kaybediyor, sorunlu açtığı ligin kapanışını da olaylı bir şekilde yapıyordu. Puan farkıyla lider tamamlaması beklenirken, OFTAŞ ile berabere kalarak ilk yarıyı Sivas ve Fenerbahçe'nin ardından 3. sırada bitiren Galatasaray, Bordeaux'nun Panionios'u yenmesiyle UEFA'da güçlükle tur atlıyor, Austria Wien karşısında sergilenen isteksiz futbol Galatasaraylıların umutlarını kırıyordu. 
Servisi