"Benim düşüncem şu: Kalli, Lincoln'ü oynatmak istemiyordu. Lincoln'den kurtulmanın çaresi kadro dışı bırakmak... Böyle bir rezalet yok. Galatasaray bu olaydan büyük yara almıştır. Madem böyle kurallar var, Kalli niye evde yatıyor? Sion maçı öncesinde böyle bir yara Galatasaray'ı çok sarsar..."
"Kadro dışı bırakılmalarının nedeni sadece konuşulanlarsa eğer Ahmet Çakar'ın 'Gestapo' benzetmesi gayet yerinde. Bu karar Galatasaray'ın kampını, bir Nazi kampına, Yahudi'yi konsantrasyon kampına çevirir... Bu olayda kulüpte yönetici olmadığı ortaya çıktı. Bu sorunu çözemeyen, yönetici değildir."
"O gece kampta 4 yönetici var. O 4 yönetici kim? Kampta düzeni sağlayamadıkları için onlara niye ceza verilmiyor? Sabahın köründe Ahmet Akcan, Kalli'yi arayıp, "Kurallarını ihlal ettiler hoca, haberin var mı?" diyor... Hakan'ın kızını kampa getirmesi suçsa Kalli'nin kampa girmemesi de suç."
***
Sorun Lincoln
Tabii ki kampın kuralları vardır. Ama kadro dışı kalmalarının nedeni sadece söylenenlerse eğer Çakar'ın "Gestapo" benzetmesi gayet yerinde Galatasaray'da yönetici olmadığı ortaya çıktı. Bu sorunu daha o gece çözemeyen, dışarı yansımasını önleyemeyen yönetici değildir Bence esas sebep Lincoln. Kalli, Lincoln'ü oynatmak istemiyordu. Kurtulmanın
yolu da kadro dışı bırakmaktı. Hakan'ı da yanına kattı
Kalli'nin maç öncesi Hakan Şükür ve Lincoln'ü kadro dışı bırakması derbinin önüne geçti. Alman hocanın, kadro dışı bırakma gerekçelerini düşünürsek, böyle bir karar almasını doğru buluyor musunuz? Kadro dışı bırakılmalarının nedeni, sadece konuşulanlarsa eğer Ahmet Çakar'ın Kalli için "Gestapo" benzetmesi gayet yerinde. Bu karar Galatasaray'ın kampını, bir Nazi kampı, Yahudi'yi konsantrasyon kampına çevirir. Böyle bir şey yok. Tabii ki kampın kuralları vardır, tabii ki kampın kuralları olacak. Ama kurallara insanları uydurmanın yolu bu değil. O gece kampta 4 yönetici var. O 4 yönetici kim? Onlara niye ceza verilmiyor? Kampta düzeni, disiplini sağlayamadıkları için... Yani orada 4 tane yönetici Hakan Şükür ve Lincoln'ün kuralı ihlal ettiğini görüyorsa o 4 yönetici hemen müdahale eder; Hakan'a 'Kızını eve gönder', Lincoln'e de 'Ziyaretçilerini artık gönder sen de yat' der. Hayır, gece gayet sakin geçiyor, sabahın köründe Ahmet Akcan, Kalli'yi arayıp "Senin kuralları ihlal ettiler hoca, haberin var mı?" diyor. Böyle bir rezalet yok. Galatasaray bu olaydan büyük yara almıştır. Maçı kazanmasına rağmen...
KALLİ NİYE EVİNDE! İnsanların aklında bir yerde kalacak mutlaka. Unutulmayacak. Ve de giderek takımın, hocaya güveni sarsılacak. Madde 1: Madem böyle kurallar var Kalli niye evde yatıyor? Ben Derwall'i bir gün evinde yatarken hatırlamıyorum. Galatasaray kampa girdiğinde Derwall ve Denizli de orada olurdu. İkisi de evli olduğu halde... Galatasaray sezonun ilk yarasını almıştır. Bu yarayı Beşiktaş maçı öncesi değil, Sion maçı öncesinde almıştı. Beşiktaş maçının telafisi var. Daha 27 hafta var ligin sonuna. Zaten Galatasaray önde, kaybetse ne olacaktı? Ama Sion maçı öncesinde böyle bir yara Galatasaray'ı çok sarsar. Ben Kalli'yi de suçlamıyorum. Benim sözüm yöneticilere. Galatasaray'da yönetici olmadığı ortaya çıktı. Bu sorunu çözemeyen yönetici değildir. Bu sorunu o gece çözemeyen, bitiremeyen ve dışarı yansımasını önleyemeyen kişi yönetici değildir.
Kalli bu noktada biraz daha ağır basıyor galiba... Kalli'yi de yöneteceksin. Kalli, Galatasaray'ın patronu değil ki, Galatasaray'ın diktatörü değil ki, astığı astık, kestiği kestik adamı değil ki!.. Galatasaray'ın maaşlı bir adamı... Kalli'nin o gece Lincoln'ü ve Hakan Şükür'ü kamptan göndermeye hakkı varsa Adnan Polat'ın da o gün Kalli'yi kamptan göndermeye hakkı var. 'Sen git kardeşim bugün izinlisin. Gel Ahmet Akcan, sen takımı sahaya çıkar.' Hiçbir farkı yok bu ikisinin... Hakan'ın kızını kampa getirmesi suçsa Kalli'nin de o kampa girmemesi suç. Ben meselenin bu kadar basit olduğunu sanmıyorum. Tekrar söylüyorum Türkiye'de ne yazık ki gazetecilik bitti, muhabirlik bitti. Dün (pazar) bütün gazeteleri okudum. Galatasaray içinden istihbarata dayalı hiçbir şey yok. Kendilerine ne söylendiyse onları naklediyorlar. O söylenenleri zaten televizyondan dinliyorum. Gazeteyi niye alıyorum? Gazeteci içeriden bilgi alan adamdır, muhabir odur. Benim düşüncem şu: Kalli, Lincoln'ü oynatmak istemiyordu. Çünkü Lincoln, Galatasaray'ın son iki maçında çok kötü oynadı. 10 kişi oynattı adeta. Ama ne medya farkında, hâlâ Lincoln'ü göklere çıkarıyorlardı o maçtan sonra, ne de Galatasaray taraftarı farkında. Onlar da Lincoln'ü göklere çıkarıyorlardı o maçtan sonra. Bu medya ile bu taraftarla Lincoln'ü kulübede oturtamazsın. Sahada işler kötü gitmeye başladığı anda 'Lincoln, Lincoln' diye bağırmaya başlarlar. 11'e de koymak istemiyor. Lincoln'den kurtulmanın çaresi kadro dışı bırakmak. Adam sakat olsa mesele yok. 'Ayağı ağrıyor, tırnağı kırıldı, sivilcesi döndü' dersin tamam. Böyle bir şey de yok. İşte böyle bir bahane ile kadro dışı bırakırsın, kurunun yanında yaş da gider. Hakan'ı da onun yanına katar, biter gider, kurtulursun.
GERETS'E BENZEDİ Hakan'la da problem yaşıyor olabilir mi? Oyundan alınması nedeniyle bir restleşmeleri olmuştu. Hakan'la ilgili problem olduğunu sanmıyorum. Hakan Şükür, teknik direktörün en büyük yardımcısıdır, takım kaptanı olarak. Yanlıştır eğer Kalli'nin Hakan'la da problemi varsa. Bence esas sebep Lincoln. Lincoln'ü oynatmak istemedi. Lincoln'ü oynatmama düşüncesinde de haklıydı. Ben de olsaydım oynatmazdım Lincoln'ü Beşiktaş maçında. Beşiktaş'a karşı 11'e 11 oynamak gerek, 11'e 10 oynayamazsın. İki; burası çok önemli, aynen Gerets gibi, Kalli'de de korkak Türk spor medyasının ve yorumcularının tesirinde kalarak, hücum futbolundan, savunma futboluna ricat görüyorum. En önemli şey bu. Gerets'i bu bitirdi. Gerets fevkalade hücumcu bir hoca olarak geldi, ondan sonra çift ön liberolara, 3 ön liberolara, 5 ön liberolara, bilmem nelere saptı, bitirdi kendini ve bitti. Türkiye'ye gelen Kalli, 'Ben 3 yer 5 atarım' diyen Kalli'ydi. Şimdi bir Sion kadrosuna bak, kaleci hariç, herkes hücuma dönük, bir de Beşiktaş'a karşı çıkardığı takıma bak, hücum adamları dahil savunmada. 4 tane savunma adamı, onun önündeki 3'ü de savunma adamı. Bir tek Arda. Sion karşısında sadece hücumu düşünürken, Songlar, Servetler hücuma katılırken, bu defa iki sağ bek, 2 sol bek, ön libero... Kalli kafasını değiştirdi. Türkiye'ye gelen hücumcu Kalli gitti. Bu Beşiktaş maçının özel taktiği miydi, bilemiyorum. Neden? Çünkü Beşiktaş'ın istatistiklerine baktığın zaman, zaten gol atmamış, çok zor pozisyona giriyor, çok zor gol atıyor. Yani 'Ben bu Beşiktaş'a karşı savunmamı biraz sağlam tutarsam, bunlar bize gol falan atamazlar. Bende iyi adamlar var. Ben bir tane çakarsam, maçı bitiririm. Çakmazsam da maçı berabere bitiririm. Beraberlik de bana yeter. Rakibimle beraber puan kaybediyorum çünkü.' Kalli'nin bence yaptığı hesap bu. 'Beşiktaş'a karşı ben, 11'e 11 oynayacağım ve savunma oynayacağım.' O zaman Lincoln'e ihtiyacı yok. O zaman Hakan'a da fazla ihtiyacı yok. Ama yanlış şu; bu kararlar Beşiktaş maçını etkilemez. Bu kararlar Sion maçını etkiler. Bu kararlar Galatasaray'ın Avrupa'dan bir kez daha erken elenmesine sebep olabilir.
Servisi