Geçen sezon yaşadığımız Meduna vakası, bu yıl yaşanan Puerta acısı, Adıyaman'daki Muharrem Aydın dramı... Futbolcunun gördüğü en üzücü kırmızı kart bu olsa gerek. Futbola acı bir nokta koymak! Bütün bu elim olaylar, bana mesleki bir çatıyı, organize bir dayanışmayı, kurumsallaşmış bir birlikteliği işaret ediyor: Futbol Birliği. Bugün birçok faal futbolcuyu,
yaşadığı bir kaza veya sakatlık neticesinde, hak ettiğini alamayarak saha dışında ve acınacak görüyoruz. Oysa onlar, oynadıkları dönemlerde herkesin ulaşmak istediği, gıptayla baktığı isimlerdi. Her biri, birer futbol markasıydı. Sorumlu aramaya gerek yok. "Dayanışma ve birlik", "Futbol Birliği" olmadan bir adım ilerlemek de mümkün değil, hem de bu kadar futbol konuşulan bir ülkede, "olaylara seyirci kalmak" acı değil mi? Çözüm başlıkta. Futbolun dünü yok, yarının da ne getireceği belli değil. Futbolcu, oynadığı, takımında başarılı olduğu sürece el üstünde tutulmakta... Düştüğünde ise yanında, yakınında kimseyi bulamamaktadır. Futbol, sadece ekonomisi sağlam Süper Lig'den ibaret de değil elbette. Ülkemizde amatör ve profesyonel lisanslı binlerce futbolcu ve futbol adamı var. Onların da sigortası ya var ya yok. Allah'a emanet gidiyor işleri. Yazarak futbol kamuoyunun gözü önüne taşıdığımız bu olayın girişimcisi de yine futbol camiası olmalı. Kimsenin onlar adına bu girişimi yapmayacağını da bilmeleri lazım. Ülkemizde profesyonelliğin 18 yaşında başladığı, profesyonel hayatın (sakatlık olmadığı takdirde) 12-14 yıl sürdüğü, bunun da beş transfer dönemine tekabül ettiğini düşünürseniz, futboldan kazandığınız birikimin ileriki yaşantınızın seyri için ne kadar önemli olduğu ortaya çıkar. Futbolcular! Küfre karşı gelmek, dövülen arkadaşının, kovulan hocanın hakkını aramak, alacağını tahsil edebilmek için birleşin; "Birlikleşin!"