Hücum futbolu için El Fatiha Dünyada futbol anlayışı değişti. Endüstriyel futbol, töleransı azalttı, sadece en iyilerin ve şanslıların ayakta kalacağı bir düzen yarattı. Düşünün, Almanya'da bile geçen hafta üç kulüp, teknik direktör değişikliğine gitti sezon ortasında. Sebep; başarısızlık. Yani şampiyonluk ya da Avrupa kupalarına katılma şansını yitirmek! Yani maddi getiriden, dolayısıyla da güçten uzak kalmak. Durum böyle olunca da savunmanın altın çağı başladı. Neredeyse her takımda, orta alanın göbeğindeki ikili, ön liberoya dönüştü, ortaya 7'li savunma blokları çıktı. Kalabalıklar içinde kaybolmaya başlayan klasik santrforların devri bitti artık. Turkcell Süper Lig'in gol krallığı tablosuna bakınca, Dünya Kupası sonrası hızlanan bu değişime ülkemizin çok çabuk uyum sağladığını görebiliyoruz. İlk üç isim şöyle: Alex (12), İliç (8), Ümit Karan (8). Alex, esas işi olan gol pası vermeyi de (9) iyi yapıyor, üstüne üstlük iki forvet Deivid (4) ve Kezman'ın (4) toplamından fazla gol atıyor. Benzer bir şey Galatasaray için de geçerli. İliç'in attığı gol sayısı, Ümit dışındaki diğer forvetler Hakan (4), Kabze (2) ve Necati'nin (1) toplamından fazla. Bu sene puan cetvelindeki "eşitliğin" ana sebebi bu. Kapalı savunmayı biraz iyi yapanlar ve süratli bir-iki forveti bulunanlar, kadro değerleri kendilerinden kat be kat üstün ekiplere çelme takabiliyorlar. Orta sahadan gelen oyuncular ise markaj yemediği için gole daha kolay gidip yıldızlaşıyorlar. Bu konu daha da uzar. Ama Doğan Koloğlu'nun yıllar önce savunduğu "Hücum futbolu" nun ruhuna da bir 'fatiha'yı eksik etmeyelim!