Yeter ki! Özellikle Beşiktaşlılar... Herkes şaşkın! Ne oldu bu takıma? Sihirli değnek mi değdi? Yoksa Tigana'nın kafası mı değişti? İkisi de değil! Beşiktaş'ın son haftalarda (Gaziantep'te şans ve beceri yoktu) beğenilen futbolunda beş faktör yatıyor. 1- Fizik güç üstünlüğü. 2- Kalite. 3- Özgürlük 4- Düşüncede ve düşünceleri uygulamada birlik, çabukluk. 5- Hava... Biraz daha açalım; Ricardinho'nun kulübeden kurtulması Delgado'ya hünerlerini sergileme olanağı tanıdı. İki dünya yıldızının Latin fırtınasına öteki futbolcular da (özgürce) katılınca "takım oyunu" havası kendiliğinden oluştu. Teknik açılımı ile Tigana'nın "nöbetçi asker" gibi yerlerinde çakılı kalmalarını istediği savunma ve ön libero oyuncuları (özellikle Koray) risk alıp "kişilikli futbol" oynama özgürlüğünü kullanarak yerlerini kaybetme korkusunu üstlerinden attılar. Birinci ve ikinci bölgedeki rahatlık, Runje'ye de özgüven kazandırdı! Ricardinho-Delgado işbirliğinin olumlu yansımaları forvet hattını da ateşledi. Nobre ile partneri Bobo'ya kanatlardan da destek gelince gol atmak sorun olmaktan çıktı. Özellikle Boboyakında Avrupa kulüplerini sıraya sokacak olan 22 yaşındaki bu Brezilyalı, oynadıkça büyüyor, golleriyle büyüdükçe coşuyor. Tekrar altını çiziyorum; taşlar ve Ricardinho- Delgado birlikteliği ile her geçen maçta "takım oyunu" dediğimiz günümüz futbolunun kayıtsız şartsız olgusu biraz daha yerine oturuyor. Kötüye gidişin yerini iyiye gidiş alıyor. Bu yoldan dönüş olmaz. Yeter ki Tigana, işleyen makineyi eskisi gibi kurcalamaya kalkmasın! Yeter ki Rico'yu Delgado'dan ayırmasın. Yeter ki Koray'ı ön liberodan, Ali Tandoğan'ı orta dörtlünün sağından almasın! Yeter ki ciddi sakatlıklar olmasın! Ve özellikle... Yeter ki düdükler adil üflesin! Bu Beşiktaş'a doyulmaz!