Doğuştan kolları olmayan dünya şampiyonu paralimpik yüzücü Beytullah Eroğlu, 7 yıl can simidiyle yüzdükten sonra profesyonel olmaya karar verdiğini belirterek, "Bahane üretseydim hiçbir şey yapamazdım." dedi.
Eroğlu, Hitit Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu (BESYO) tarafından Erol Olçok Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen "Engelsiz Eğitim" panelinde yaptığı konuşmada, hayatı boyunca bahanelerin arkasına saklanmadığını ve çok çalışarak başarılı olduğunu söyledi.
İki kolunun olmamasından dolayı hayatının ilk zamanlarını anne ve babasına bağımlı geçirdiğini ifade eden Eroğlu, daha sonra sosyalleşmek için yüzme kursuna yazıldığını ve 7 yıl boyunca can simidi ile yüzdüğünü kaydetti.
Güreşte Avrupa ve dünya şampiyonluğu ile olimpiyat ikinciliği derecelerine sahip amcası Şeref Eroğlu'nun memleketi Kahramanmaraş'a geldiğindeki karşılanmasından etkilendiğini anlatan Eroğlu, "Amcam için düzenlenen şenlikleri görünce dedeme 'Ben de şampiyon olursam, bana da davul çaldıracak mısın?' diye sordum. Dedem de şampiyon olursam benim için çifte davul çaldıracağını söyleyince o gün profesyonel olmak için karar verdim. 2007 yılında can simidini çıkarttım. 2010 yılında milli takıma girdim." diye konuştu.
"EN BÜYÜK BAHANEM İKİ KOLUMUN DA OLMAMASIYDI"
15 yaşına geldiğinde Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez final yüzen sporcu unvanına sahip olduğunu aktaran Eroğlu, "Dünya şampiyonasına gitmeden önce dünyanın en iyi yüzücüsü olduğumu sanıyordum. Rakiplerimi görünce bir şeyleri yanlış yaptığımı fark ettim. Bahane üretseydim hiçbir şey yapamazdım. En büyük bahanem de iki kolumun da olmamasıydı. Benim gönülden istemeye ihtiyacım vardı. Bahane üretmek bana zarar verecek, rakiplerim devam edecek ve ben kaybedecektim. Çok çalıştım ve başardım. En büyük artım, kendimle barışık olmamdı." ifadelerini kullandı.
Eroğlu, ilk kez 2008 yılında katıldığı uluslararası yarışlarda çok çalışarak ve gönülden isteyerek başarı elde ettiğinin altını çizerek şunları kaydetti:
"O zamana kadar ailemin yardımıyla yemek yiyordum. Kendi yemeğimi kendim yiyemiyordum. Uluslararası yarışta bir rakibim, ayağını kullanmadan kendi yemeğini kendisi yiyordu. İlk denediğimde yemek her yerime bulaştı. 2010 yılında başka bir rakibim ayağıyla yemek yiyebiliyordu, o gün ben de yemeye başladım. Kendi eksiklerimi tamamladım. Kendimde gördüğüm eksikler üzerinde düşünerek, çevreden fikir alarak gidermeyi başardım. Artık kendi ihtiyaçlarımı kendim giderebiliyorum. Ailemden ayrıldım ve yalnız yaşıyorum. Annem ve babamla birlikte yaşamaya devam etseydim, onlar vefat ettiğinde ben de ölmek zorunda kalacaktım."
Hitit Üniversitesi BESYO Müdürü Prof. Dr. Faruk Yamaner'in başkanlığında gerçekleştirilen panelde, Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümünden öğretim üyesi Aydan Aydın ve öğretim görevlisi Tuna Şahsuvaroğlu birer sunum yaptı.