İki madalya güzel geri kalanı fiyasko

En başarılı branşımız halterde bir şey yapamadık. Güreş bitmiş Fizyoterapist yok, yakışıklı elbiseler giyip tatil yapan idareci çoktu

-Kötü başladığımız Londra Olimpiyatları, atletizmde gelen başarılarla güzel sona erdi. Özellikle 1500 metrede aldığımız iki madalya muhteşemdi.
Bu iki madalya Türkiye için ne ifade ediyor ve toplamda baktığınızda Türkiye için olimpiyatlar nasıl geçti?
Madalyonun iki ayrı yüzü var. 1500 metrede Türk spor tarihinin en büyük başarısı var. Geri kalanı bir fiyasko...
Normal bir ülkede spor bakanı istifa eder. Ama bizde böyle bir şey yok.
Şimdi spor bakanı, "Türkiye'ye büyük bir zafer kazanarak döndük. Bazı sporlarda başarısız olduk. Bu nedenle bazı değişiklikler yapacağız" diyecek! Tıpkı 2000, tıpkı 2004, tıpkı 2008'deki spor bakanlarının dediği gibi gibi...
KİMİN KELLESİ ALINDI Kİ!
"
Kızların başarısı spor bakanının kellesini kurtardı" diyorlar. Türkiye'de hangi bakanın kellesi alındı ki şimdiye kadar!.. Ben 1957'den beri gazetecilik yapıyorum. Skandallar, rezaletler sonunda görevden alınan bakan hatırlamıyorum. Bu iktidarla alakası yok sözlerimin; bizde böyle bir gelenek yok. Başbakan istediği sürece sen bakan olarak kalırsın. Sen ne yaparsan yap!.. Hiç önemli değil...
Katiyen karıştırmamak lazım; biz fevkalade başarısız olduk.
Niye başarısız olduk? Bir örnek; bizim en başarılı branşımız halterdi. Halterde hiçbir şey yapamadık. Halterde hangi ülke öne çıktı; Kazakistan...
Nereden çıktı Kazakistan? Bizim halter takımımızın madalyalar kazandığı dönemde antrenör olan Enver Türkileri şimdi Kazakistan Milli Takımı'nı çalıştırıyor.
BİR YOL BULACAĞIZ
Çin; ezeli ebedi rakibi Japonya'yı, senkronize yüzmeyi icat eden Japonya'yı geride bıraktı.
Nasıl bıraktı; senkronize yüzmede Japonya'ya şampiyonluklar getiren hocayı transfer etti.
Ezeli düşmanın hocasını getirdi, takımı ona emanet etti.
Çin yüzmede akıllara seza başarılar kazandı.
Nasıl kazandı; baktı ki Avustralya'da çok büyük yüzme hocaları var. Bu hocalardan getirtebildiğini Çin'e getirdi, getiremediklerinin yanına Avustralya'ya kendi sporcularını gönderdi. Avustralya dünyanın sayılı yüzme ülkelerinden biriyken, Amerika ile yarışırken yüzmede Avustralya yok, Çin var. Neden; Avustralya'nın hocalarını kullandığı için...
Başarının sırrı hocada... Hannibal nasıl demiş; "Ya bir yol bulacağız ya bir yol yapacağız." Yolu yapamıyorsan, yolu bulacaksın. Ya hoca sana gelecek ya sen hocaya gideceksin.
Biz halterde olduğu gibi mevcut hocamızı bile koruyamamışız.
Naim Süleymanoğlu geldiği zaman arkasından Türkiye'ye hocası İvan Abaciyev gelmişti. Maaşını çok bulduk geri gönderdik. Çok bulduğumuz para da 5 bin dolar mı neydi! Naim kadar Türk bir hocaydı üstelik... Grekoromen güreşte Türkiye'nin adı sanı bilinmezken dünya çapında grekoromenciler yetişmeye başladı, grekoromen, serbest güreşin önüne geçti; kimdi hocamız: Sapunov.
Rus tarihinin en büyük grekoromen hocasını getirdik biz... Sapunov, olimpiyat şampiyonları yetiştirdi, başta Hamza Yerlikaya olmak üzere... Sonra!.. Birtakım milliyetçi kafalar, 'Sovyet hocaların, Türkiye'de ne işi var' diye eleştirince onları da sepetledik! İşte buyur...
ANTRENÖRLER GİTMEMİŞ

Serbestte, grekoromende bir tane bronz madalya! O bronz madalyayı aldığımız maçı da seyrettim. Utanç vericiydi.
İki kere adamı minder dışına ittiği için birer puanla kazandı. Güreş yok, oyun yok; iterek... Hemen hemen hepsini seyrettim Türkiye'de güreş bitmiş. Kimse kimseyi kandırmasın. 2 Merve Aydın ve Karin Melis Mey sakatlık nedeniyle olimpiyata veda etti. Bu sakatlıklar, fizyoterapist tartışmalarını da beraberinde getirdi ve takım sporları dışında kalan sporcular için Londra'ya tek fizyoterapist götürüldüğü ortaya çıktı.
Kafilenin doğru dürüst yapılmadığı açık... Önemli yarışmalarda yarışacak önemli bazı sporcuların antrenörleri de götürülmemiş!
Olimpiyatların başladığı birinci günden itibaren 'Bir baskı, bir psikoloji' lafı gırla gidiyor. Bundan da normal bir şey yok. Olimpiyatın baskı yapması normal... Herkes baskı altında ama ağlayan bir tek Türkiye! Neden; çünkü orada 'mentor' dediğimiz spor psikoloğu, çocukları yarışmaya ruhen hazırlayacak, psikolojik hazırlayacak biri de yok.
ERDENER SORMADI MI!

Bir sürü adam oraya keyif için gitmiş, belli. Ne işe yaradıklarını ben bilmek istiyorum. Kafilede idareci olarak görünenlerin ne işe yaradığını ben bilmek istiyorum. O kafileye doktor mu lazım, fizyoterapist mi lazım, masör mü lazım, mentor mu lazım yoksa yakışıklı elbiseler giyip Londra'da tatil yapacak idareci mi lazım?
Kafileye katılacaklarla ilgili kararı verenler kim; Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı Uğur Erdener ve Türkiye Spor Bakanı Suat Kılıç. Bu kafile önlerine geldiklerinde düşünmemişler mi bunları?
Hadi Suat Kılıç'ın sporun 's'inden haberi yok ama Uğur Erdener, Dünya Okçuluk Federasyonu Başkanı... Sporun içinden yetişmiş. Bu saydıklarımın spordaki önemini en iyi bilen adam. 'Bu nasıl kafile?' dememiş mi Uğur Erdener?
Ama dememiş; belli!..
KİMSE İTİRAZ EDEMEZ
-Tabii olimpiyatın en çok konuşulan isimlerinden birisi kuşkusuz Usain Bolt'tu. 100, 200 ve 4x100 metre yarışlarında kazandığı altın madalyalarla 'triple' yapan ilk sporcu olarak tarihe geçti. Geçen hafta Phelps için sormuştum; bu hafta Bolt'u soracağım:
Artık ünlü atlet için 'efsane' diyebilir miyiz?
Şimdi efsane başka bir şey... Phelps de efsane... Benim itirazım 'olimpiyatların en iyi sporcusu' ilan edilmesine...
Usain Bolt gösterdi ki sürat koşuları 100, 200 ve 4x100'den ibaret olmasa ve mesela 50 metre koşusu olsa, 125 metre koşusu olsa, 170 metre koşusu olsa yani 12 tane sprint koşusu olsa 12'sini de kazanacak.
O zaman madalya sayısına bakarak 'Bolt mu iyi, Phelps mi iyi' olacaktı!
Bolt'un daha fazla koşusu yok ama Bolt tarihte kimsenin yapmadığı bir şeyi yaptı; 100, 200 ve 4x100'de iki olimpiyat dublesi yaptı. İki olimpiyat üst üste 100'ü kazandı, iki olimpiyat üst üste 200'ü kazandı, iki olimpiyat üst üste 4x100'ü kazandı. Bu üçlüyü bir olimpiyatta yapanlar önemli; adam iki olimpiyatta yaptı ve görülüyor ki üçüncüde de yapacak. Bolt'un efsane olmasına kimse itiraz edemez.
ALTINDAN DAHA DEĞERLi
Tekvando da Londra'da bizi başarıyla temsil eden federasyonlardan birisiydi. Bir altın, bir gümüş geldi. Daha da iyi olabilirdi. Bahri'den de beklentiler büyüktü ancak sakatlığı olumsuz etkiledi. Bahri'nin madalya alacağını tahmin ediyordum ama olimpiyat şampiyonu Koreli'yi yendikten sonraki maçlarında hatalı dövüştü. Ben tekvando uzmanı değilim ama bir maçı kaybetmek üzere olduğunu gördüğün zaman yapacağın iki şey var; kabullenmek ya da 'Nasıl olsa kaybediyorum' deyip yüklenmek. Bahri kabulleniyor gibi geldi. Kendisi de seyrederse maçlarını ki seyretmiştir tahmin ediyorum, herhalde söyleyeceği bir şeyler olmalı... Olimpiyata giden bir gazeteci olsaydım; Bahri'yi bulur konuşurdum. Olimpiyatlara gazeteci gitti mi!..
SÜREYYA İLE KONUŞTUK

Güzel kısmı konuşurken, Burcu Ayhan'ı da unutmamak gerekiyor. Yüksek atlamada finale kalarak tarihi bir başarı elde etti. Atletizm çok önemli bir spor. Burcu Ayhan'ın yüksek atlamada finalde yarışması tekvandoda aldığımız altın madalyadan önemli. Tekvandoda aldığımız altın madalyayı hele Avrupa'da televizyondan kimse izlememiştir. Ama Aslı ve Gamze'yi en az bir milyar kişi izledi. Burcu'yu da gene finalde yarışırken en az bir milyar kişi izledi. Finalde hem de teknik branşta finalde yarışan bir Türk atlet; bu o kadar önemli bir şey ki... 2000 Olimpiyatlarında Sydney'de Süreyya Ayhan, 1500 metrede 'yarı finalde koştu' diye Kenan (Onuk), Cüneyt (Koryürek) ağabey ve ben bayram yapmıştık. Soyunma odasına haber saldık, 'Süreyya ile konuşmak istiyoruz' diye... Süreyya basın tribününe geldi ve üçümüz konuştuk. "Olimpiyatlarda 1500 metre yarı final koşmak harika bir şey. Gelecek olimpiyatta sen garanti final koşarsın ve madalya alırsın" dedik Süreyya'ya... "2000 yılında 1500 metrede, yarı final koşmak harika bir şey" derken 2012'de altın ve gümüş madalya çıkardık. Onun için Burcu Ayhan'ın finalde yarışması olimpiyatı bilenler, sporu bilenler, atletizmi bilenler için olağanüstü bir olay... Bu olimpiyatın en başarılı insanlarından biridir Burcu...

RUSYA'DA HERKES AĞLIYORDU
- Olimpiyatlar sona erdi. Kapanış töreni bir müzikal gösteri olarak tasarlanmış.
Açılış ve kapanış törenleri ve olimpiyatla uyumuyla ilgili neler söyleyeceksiniz? Tabii İngilizleri de unutmamak gerekiyor.
Hem organizasyon açısından hem de ev sahipliği açısından çok iyi bir sınav verdiler.
Seyirci açısından olağanüstüydü ama ben açılışı da kapanışı da beğendiğimi söyleyemem. Kapanış törenini düşün. Olimpiyatları unut, o töreni seyrediyorsun. Onun bir olimpiyat kapanışı olduğunu anlaman mümkün mü? Bu bir olimpik gösteri ve kapanışında da ona özgü unsurlar olması gerekiyor.
MİŞKA GÖKLERE YÜKSELDİ

1980 Moskova Olimpiyatları kapanırken tribündeki ben dahil herkes ağlıyordu. Resmen böyle gözlerimizden yaşlar geliyordu. O olimpiyatlar için yaratılan bir olimpiyat maskotu, 'Mişka' vardı. Bütün yarışlarda bizimle beraberdi, Ruslar Mişka'yı oyunların o kadar içine soktu. Kapanış günü o Mişka sahanın ortasından göklerde yükseldi, kayboldu. Sahada neler oluyor kimse bakmıyor herkesin gözü yukarıda ve Mişka gidiyor. Bir daha yok. Ağladık.
Şimdi o kapanışla, bu kapanışın mukayese edilmesimümkün değil.
Yani seneler önce Yekta Kara'nın Taksim'de yaptığı lirik tarihti... Türkiye'nin Taksim Meydanı'nda imkânlarıyla yaptığı 'Lirik Tarih' gösterisinden bunun ne farkı var?
Seyirci olarak iyiydiler ama bu heyecan geçtikten sonra tartışılacak olimpiyat genelinde çok önemli aksaklıklar vardı. Özellikle İngilizlerin ana yayıncılığında hatalar var, eksikler var, hazırsızlıklar var.
Bir örnek vereyim; maraton yarışı izliyorum, maraton yarışının 42 kilometre 195 metre olduğunu neredeyse bütün dünya bilir, ezberlendi bu... Maraton yarışında ekranda devamlı geçilen süre ve kalan kilometre yazıyordu. Ben biliyorum zaten ne kadar kaldığını... Geçilenler de yazıyor çünkü orada kalan da...
YAYINCILIK HATASIYDI

Ama bir dağ bisikleti müsabakaları seyrettik. Ben hayatımda ilk defa seyrediyorum; benim gibi olimpiyat meraklısı bir adam... Adamlar dağda sürekli tur atıyorlar, yarışta birisi önde gidiyor, birisi ikinci gidiyor ama yarış ne zaman bitecek bilmiyorum.
Yarışın ne zaman biteceğini bilmediğim için de ne olacağını anlamama imkân yok.
Herkesin bildiği maratonda kaç kilometre kaldığını yazıyor. Dağ bisikletinde yok! 'İkinci tur' diyor. 'İkinci tur' derken yaz 'Altı turun ikincisi' de en azından altı tur olduğunu bileyim. Daha dört tur var geriye bileyim.
Birden yarış bitti. Bilmiyorum ki hiçbir şey! Bu çok önemli bir yayıncılık hatası...
Daha neler var; çok kritik voleybol maçında 'ace' kaçırdılar! Tribünleri gösterirken maç sayısından bir evvelki sayıda ace atılmış. İnanılır gibi değil! Ama seyirci hakikaten müthişti; her yerde, her zaman, gündüz seansı, gece seansı...

DİĞER HABERLER

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.