BİZ ARDA İLE DÜNYA 3.’SÜ OLMADIK!

Arda Turan'ın milli takım uçağında babası yaşındaki gazeteci Bilal Meşe'ye Mübarek Ramazan ayında saldırıda bulunması; bununla yetinmeyip küfürler yağdırması akıl tutulmasıdır.
Sözün bittiği yerdir.
Yakın geçmişe gidelim. Takım arkadaşının kafasına silah dayayan oyuncu, muhabire yumruk atan, tekme atan futbolcu... Ve en son Arda Turan olayı... Utanç verici hadiseler bunlar. Herkesin yaptığı çirkinlik yanına kar kaldı bu güne kadar...
Bütün bunlar Milli Takım'da büyük bir disiplin probleminin, otorite boşluğunun olduğunun göstergesidir...
Milli Takım kamplarını bu hale getirenler derhal istifa etmelidir. Her şeyi halının altına süpürürseniz olacağı budur. Korkmayın!
Yapılan hadisenin cezası neyse en ağır biçimde verin. 'O iş kolay! Yaparız, hallederiz!' anlayışının olduğu yerde ne başarı olur, ne disiplin, ne de arkadaşlık ortamı...
Milli Takım forması; milli ruh ile yanıp tutuşan, futbol ahlakı olan, saygılı, çalışkan, parayı, primi düşünmeyen oyunculara verilmeli.
Arda Turan olayı, bardağı taşıran son damladır.
Ve Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim, dün gerekeni yapmıştır.
Çünkü doğru tektir.
İnsan, büyüdükçe (kariyer yaptıkça) küçülmeli, alçak gönüllü olmalı.
Büyüdükçe burun büyürse, ego tavan olursa, herkese tepeden bakılırsa; hırs, aklın önüne geçer ve sonu felaket olur...
Benim bildiğim kaptanlar, gemiyi en son terk edenlerdir... Gerçek kaptanlık budur.
Hz. Mevlana; "İnsanlar, kıyafeti ile karşılanır, ilmiyle ağırlanır, ahlakıyla uğurlanır" demiştir...
Kabul edilmiş bir yanlışlık, kazanılmış bir zaferdir...
Ama Arda Turan, hatalı olmadığına inanıyor; "Pişman değilim" dedi.
Milli Takım kariyerini sonlandırdığını açıkladı.
Bomboş salona konuştu...
Sen, sana 'dünya yıldızı' sıfatını yakıştıran gazetecilere yumruk atmaya kalkarsan; küfürler yağdırırsan; basın toplantında da işte böyle bomboş salona konuşursun!
Bu da sana meslektaşlarımın tokadıdır Arda!
Ne demişler; mezarlıklar vazgeçilmez insanlarla doludur.
Biz Dünya Üçüncüsü olurken Arda Turan yoktu...