10 NUMARA, BU FENER’İ UÇURUR!
- Zeki Uzundurukan Yazıları
- 25 Kasım 2016, 00:14:29
Futbolda emek, alınteri ve takım bütünlüğü başarıyı getiriyor. Dün bunu bir kez daha gözlemledik.
Miroslav Stoch için şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: 30 metreden gol ustası.
Dün yine harika bir gol attı; Zorya kalesine adeta uzun menzilli bir füze gönderdi.
İlk yarıda uyuyan bir Fenerbahçe vardı sahada. Hızlı top çeviren, daha istekli oynayan ve pozisyonlar bulan taraf konuk ekip Zorya idi.
Koca bir ilk yarıyı boşa geçiren Fenerbahçe, ikinci yarıda gerçek kimliğine bürünerek oynamaya başlayınca önce pozisyonlar ardından da o nefis gol geldi. Advocaat'ın Emenike'nin yerine Stoch ile ikinci 45'e başlaması, Fenerbahçe'yi adeta şaha kaldırdı.
Volkan Şen etkili bindirmeler yaptı. İçeriye girip şut attı, gollük paslar verdi. İlk yarıda Zorya savunmasını ayakta tutan Forster bocalamaya başlayınca, temsilcimizin 2. golü geldi.
Kjaer'in kafa golü de mükemmeldi.
Ülker Stadı'ndaki az sayıda Fenerbahçe taraftarı, 2-0'dan sonra coştu ve galibiyetin keyfini doyasına yaşadı.
Sarı-lacivertlilerin maçın ikinci yarısındaki tahrip gücü yüksek futbolunu görünce, 'ilk yarıda neredeydiniz?' demeden edemiyor insan!
Artık kazanmayı alışkanlık haline getiren bir Fenerbahçe var ortada. Bu galibiyet ile Avrupa Ligi'nde de önü açık Fenerbahçe'nin.
Yine de Fenerbahçe'ye Alex gibi, Emre Belözoğlu gibi bir 10 numara şart. Hem takıma liderlik yapacak hem de takımın sahadaki oyun zekası olacak. Eğer ara transferde böyle bir oyuncu transfer edilebilirse, ligde kolay kolay maç kaybetmez Fenerbahçe.
Sarı-lacivertlilerin hücum hattı çok güçlü. Fenerbahçe'deki kaliteli forvet bolluğu ne Beşiktaş'ta ne de Galatasaray'da var!
Hedef büyümeli Final hayal değil
Hiç şüphe yok ki Advocaat, geldiği günden beri bu takıma çok şey kattı.
Hollandalı hocanın forma adaletini, deneyimini ve taktik zekasını takımdaki tüm futbolcular kabul etmiş durumda.
Burası çok önemli.
Ama Advocaat'ın sözleşmesi sezon sonunda bitiyor. Yönetim, şampiyonluk gelmezse bile Hollandalı teknik adamla yoluna devam etmeli. İstikrar adına böyle bir hamlenin yapılması doğru olur.
Çünkü ortada başarılı işler yapan bir teknik direktör var. Gelecek sezona yeni bir hoca ile girmek, büyük bir macera olur. Bu arada Ülker Stadı'nın zeminini dün hiç beğenmedim.
Fenerbahçe gibi teknik kapasitesi yüksek bir takım ilerleyen haftalarda özellikle de kış şartlarında burada zorlanabilir.
Beklenmeyen sakatlıklar ve puan kayıpları yaşayabilir bu zemin yüzünden.
Zeminde mutlaka iyileştirme yapılmalı.
Fenerbahçe, dün ikinci yarıda oynadığı etkili futbol ile Zorya engelini çok rahat geçti. Skor çok daha farklı olabilirdi. Sonradan ortaya konan iştahlı ve hırslı futbol, 3 puan kadar önemliydi. Bu demektir ki, sarı-lacivertli takım artık istediği zaman vitesi yükseltip, sonuca gidebiliyor.
Tebrikler Fenerbahçe! Günümüzde çok büyük paraların döndüğü Türk futbolunda Beşiktaş'tan sonra Fenerbahçe'nin de Avrupa'da ses getirmesi çok güzel! Avrupa Kupaları'nda bahar aylarını göreceğimizi düşünüyorum. Kimbilir belki de bir finale adımızı yazdırırız.
Ama şu unutulmasın ki, hiçbir zafere çiçekli yollardan gidilmiyor. İnanmak ve çok çok çok çalışmak şart!
Miroslav Stoch için şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: 30 metreden gol ustası.
Dün yine harika bir gol attı; Zorya kalesine adeta uzun menzilli bir füze gönderdi.
İlk yarıda uyuyan bir Fenerbahçe vardı sahada. Hızlı top çeviren, daha istekli oynayan ve pozisyonlar bulan taraf konuk ekip Zorya idi.
Koca bir ilk yarıyı boşa geçiren Fenerbahçe, ikinci yarıda gerçek kimliğine bürünerek oynamaya başlayınca önce pozisyonlar ardından da o nefis gol geldi. Advocaat'ın Emenike'nin yerine Stoch ile ikinci 45'e başlaması, Fenerbahçe'yi adeta şaha kaldırdı.
Volkan Şen etkili bindirmeler yaptı. İçeriye girip şut attı, gollük paslar verdi. İlk yarıda Zorya savunmasını ayakta tutan Forster bocalamaya başlayınca, temsilcimizin 2. golü geldi.
Kjaer'in kafa golü de mükemmeldi.
Ülker Stadı'ndaki az sayıda Fenerbahçe taraftarı, 2-0'dan sonra coştu ve galibiyetin keyfini doyasına yaşadı.
Sarı-lacivertlilerin maçın ikinci yarısındaki tahrip gücü yüksek futbolunu görünce, 'ilk yarıda neredeydiniz?' demeden edemiyor insan!
Artık kazanmayı alışkanlık haline getiren bir Fenerbahçe var ortada. Bu galibiyet ile Avrupa Ligi'nde de önü açık Fenerbahçe'nin.
Yine de Fenerbahçe'ye Alex gibi, Emre Belözoğlu gibi bir 10 numara şart. Hem takıma liderlik yapacak hem de takımın sahadaki oyun zekası olacak. Eğer ara transferde böyle bir oyuncu transfer edilebilirse, ligde kolay kolay maç kaybetmez Fenerbahçe.
Sarı-lacivertlilerin hücum hattı çok güçlü. Fenerbahçe'deki kaliteli forvet bolluğu ne Beşiktaş'ta ne de Galatasaray'da var!
Hedef büyümeli Final hayal değil
Hiç şüphe yok ki Advocaat, geldiği günden beri bu takıma çok şey kattı.
Hollandalı hocanın forma adaletini, deneyimini ve taktik zekasını takımdaki tüm futbolcular kabul etmiş durumda.
Burası çok önemli.
Ama Advocaat'ın sözleşmesi sezon sonunda bitiyor. Yönetim, şampiyonluk gelmezse bile Hollandalı teknik adamla yoluna devam etmeli. İstikrar adına böyle bir hamlenin yapılması doğru olur.
Çünkü ortada başarılı işler yapan bir teknik direktör var. Gelecek sezona yeni bir hoca ile girmek, büyük bir macera olur. Bu arada Ülker Stadı'nın zeminini dün hiç beğenmedim.
Fenerbahçe gibi teknik kapasitesi yüksek bir takım ilerleyen haftalarda özellikle de kış şartlarında burada zorlanabilir.
Beklenmeyen sakatlıklar ve puan kayıpları yaşayabilir bu zemin yüzünden.
Zeminde mutlaka iyileştirme yapılmalı.
Fenerbahçe, dün ikinci yarıda oynadığı etkili futbol ile Zorya engelini çok rahat geçti. Skor çok daha farklı olabilirdi. Sonradan ortaya konan iştahlı ve hırslı futbol, 3 puan kadar önemliydi. Bu demektir ki, sarı-lacivertli takım artık istediği zaman vitesi yükseltip, sonuca gidebiliyor.
Tebrikler Fenerbahçe! Günümüzde çok büyük paraların döndüğü Türk futbolunda Beşiktaş'tan sonra Fenerbahçe'nin de Avrupa'da ses getirmesi çok güzel! Avrupa Kupaları'nda bahar aylarını göreceğimizi düşünüyorum. Kimbilir belki de bir finale adımızı yazdırırız.
Ama şu unutulmasın ki, hiçbir zafere çiçekli yollardan gidilmiyor. İnanmak ve çok çok çok çalışmak şart!